30 Aralık 2014 Salı

HOŞGEL 2015


Yine koca bir yılı geride bıraktık.Dile kolay tam 365 gün.Ne çok değil mi?Neler yaşanmadan kaldı, ne hayaller kuruldu.Kimi gerçek oldu kimi hayal ağacının dallarına asılı kaldı.
Bazen gözler yaşla doldu, bazen öyle büyük kahkahalar atıldı ki sebebi sönük kaldı.Büyük ikramiye bana çıkmış gibi sevinçlerim oldu pek çok.Mutluluktan ne yapacağımı bilemez oldum.Sanki içimden yüzlerce kuş kanatlandı cıvıltılarıyla.Pek tabi kırgınlıklarım da oldu, kızdığım hemde çok kızdığım zamanlarımda.Ama kızgınlıklar gelip geçici şu hayatta, ya kırgınlıkları ne yapmalı...Ne unutulur, ne yenilir yutulur...gelir çöreklenir insanın yüreğine, ordan yüzüne, ellerine.Gitmez .Belki gitti sanırsın kaybolur gider ellerinden, yüzünden izleri.Ama ya yüreğin...işte oraya yerleşen sevinçler de kalıcıdır, hüzünlerde...hele ki kırgınlıklar.
Sağlık olsun dersin bazen öylesine.Oysa ne anlamlıdır o iki kelime "sağlık olsun".Ancak hastalanınca anlarsın o iki kelimeden oluşan koca cümlenin önemini.En çok arayıp soranlar mutlu eder insanı.Bir tas çorbayla kapını çalanlar.Ne büyük yürekleri vardır anlarsın.Ve şükredersin hayatında oldukları için.Bir de bahaneler uyduranlar vardır vefasızlıkları için.İşte orda oldukları yerde öylece bırakıp gidersin onları.Yani yapman gereken budur.Biliyor musun samimiyetsizlik pek fena birşeydir.Çünkü görünür.
Çok çalışırsın ve çok kazanırsın.Ama mühim olan kazanırken kaybetmemek değil midir?Yani çok kazanmak için çok çalışırken hayattan çalmamak gerekir.365 günün herhangi birindeyken 365. günü görmenin garantisinin olmadığını bilerek yaşamalı insan.
İnsan alışır; tembelliğe, samimiyetsizliğe, az yemeye, "mış gibi yapmaya"...Siz gülmeye alışın, paylaşmaya, hayatı hakkıyla yaşamaya alışın.Ne bileyim hiç sevmediğiniz halde "yenge" kelimesini ; sevdiklerinizden duymaya alışın:) 
Kocaman bir yılı daha geride bırakıyoruz.Elimizde ne  kaldı, önemli olan bu.Bu geçip giden ve giderken gülerek el sallayan 2014 den bana kalan mutluluklarım var yüreğime sığmayan.Hayallerim var, umutlarım var.Değer verdiğim insanlar var; dostlarım, ailem, arkadaşlarım ve pek tabi sevgili Şero'm.Biliyorum ki yüreğinde yer ettiğim insanlar var...18 yılı geride bıraktığım, birlikte büyüdüğüm kalbimin diğer yarısı var...Evet kocamannn bir yıl, dile kolay tam 365 gün geride kaldı.Ben hazırım yeni yılı karşılamak için ışıltılı evim, sevgi dolu sofram ve umut dolu yüreğimle.


Tüm insanlığa hoşgel 2015.

Yazar caferengigul.blogspot.com

22 Aralık 2014 Pazartesi

KAYISILI KREMALI BARLAR


Geçen yıl bu zamanlar yapmıştım bu barları.Görünüşleri pek bi havalı olan bu güzelliklerin ilk ısırışta daha da bir artıyor havaları:) Yılın bu zamanları için çok uygun değiller mi sizcede?


Bu tarifte "Dünyanın En Güzel Kurabiyeleri" kitabından.Ve ben bu kitabı çoook seviyorum.Şu ana kadar denediğim tarifler içinde beğenmediğim ya da başarısız olanı  olmadı.Mutfakta vakit geçirmeyi sevenler için güzel bir hediye olabilir.

Malzemeler
- 50 gr ( 1/2 su bardağı ) un
- 50 gr ( 1/4 su bardağı ) tereyağı
- 1 çay kaşığı vanilya esansı
- 1 adet yumurta ( sarısı ve akı ayrılmış )
- 115 gr ( 1/2 su bardağı ) pudra şekeri
- 100 gr ( 1 su bardağı ) kıyılmış ceviz
- 115 gr ( 1/3 su bardağı ) kayısı reçeli
- 50 gr ( 1/2 su bardağı kadar ) damla çikolata ( orjinal tarifte yok )


Yapılışı
  1. Un, tereyağı, yumurta sarısı, vanilya esansı ve şekerin 50 gr ( 1/4 su bardağı ) ını mikserde çırpın.
  2. 20 ' ye 20 cm ebatlarında kare bir fırın tepsisini yağlı kağıtla kaplayın.Hazırlamış olduğunuz hamuru tepsiye elinizle yayın.Gerekirse bir kaşık yardımıyla üzerini düzleyin ve çatal yardımıyla hamurun üzerinde delikler açın.
  3. Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında 10 dk pişirin.Fırından çıkarıp soğumaya bırakın.
  4. Yumurta akını mikserle çırpmaya başlayın.Yavaş yavaş kalan şekeri ekleyin, pürüzsüz ve ipeksi bir kıvam alana kadar çırpmaya devam edin.
  5. Kıyılmış cevizleri ekleyin ve spatula ile karıştırın.
  6. Önceden pişirmiş olduğunuz hamurun üzerine kayısı reçelini sürüp, damla çikolataları serpiştirin.Krema haline gelmiş yumurta akını kayısıların üstünü kaplayacak şekilde güzelce yayın.
  7. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20 dk  ( üzeri kızarıp gevrekleşene kadar ) pişirin.Fırından çıkarıp soğumaya bırakın.
  8. Dilimleyerek servis yapın ya da paketleyip sevdiğiniz birilerine hediye edin.Kim mutlu olmaz ki böyle bir hediye alınca...
Lezzeti ve mutluluğu bol bir hafta olsun:)
Yazar caferengigul.blogspot.com

16 Aralık 2014 Salı

KÖRMEN YEMEĞİ

İstemeden de olsa ara verdim.Yoğunluktan bir türlü yazmaya fırsatım olmadı.Üstelik bazı günler yemek yapmaya bile fırsatım olmadı desem doğrudur.Geçen Aralık ayında başlamıştık tadilata "1 bilemedin 2 ayda biter" sözüne güvenerek.Koca 1 yıl geçti, hemen biter dedikleri tadilat anca bitti.Evde tadilat inanılmaz zor hele ki; bu kadar uzun sürerse çok daha zor oluyor.Neyse ki bitti artık , ben de bittim yorgunluktan.Ama herşey istediğim gibi oldu.İşte bu mutluluk insanın tüm yorgunluğunu alıp götürüyor.İşin sonunda evimin çok güzel ve herşeyi el işçiliği olan 1 katı daha oldu:) Ufak tefek birkaç eksiğimiz daha yapıldığında bahçe katım tamamen bitmiş olacak.

Günler bu kadar yoğun geçerken fotoğrafta gördüğünüz köremenleri toplamış Nenoşumuz.Bana da pişirip afiyetle yemesi düştü.Bu bitkinin Bodrum'da yöresel adı köremen ya da körmen.Pırasaya benziyor dediğinizi duyar gibiyim.Yabani pırasa olarak satıldığını da gördüm ama kaynaklar ondan daha çok yabani sarımsak olarak bahsediyor.Bodrum'da bahçelerde , dağlarda kendiliğinden yetişiyor.Benim bahçemin 2-3 metrekarelik bir kısmında da çıkıyorlar ve benim için öyle değerliler ki...


Bu güzelim otu temizleyip yıkadıktan sonra aynı pırasa yemeği gibi pişirebilirsiniz ya da kavurup yumurtalı pişirebilirsiniz ki ben henüz denemedim.İsterseniz ince ince kıyıp mayalamış olduğunuz ekmek hamuruna karıştırabilirsiniz.Tercih sizin.


Köremenlerin köklerini kestikten sonra atmayın, toprağa gömün.Öyle hızlı filizleniyorlar ki şaşırmamak mümkün değil.Aynı işlem pırasalar içinde geçerli.Sakın benim bahçem yok diye geçirmeyin bile aklınızdan, orta boy bir saksı bile işinizi görür.Size de kendi  yetiştirdiğim sebzeleri pişiriyorum diye gururlanmak düşer:))


Eh bu kadar laf kalabalığı yeter değil mi?Artık tarife geçmeli.Yıkanmış köremenleri 2 cm uzunluğunda doğrayıp zeytinyağında, 1 yemek kaşığı salça ve 1 tatlı kaşığı kırmızı biber  ile kavurmaya başlayın.Köremenler diriliklerini kaybetmeye yakın daha önceden haşlamış olduğuz 1 su bardağı kadar nohut ve biraz sıcak su ekleyip pişmeye bırakın.İşte bu kadar.Afiyet şeker olsun efendim.
Yazar caferengigul.blogspot.com

24 Kasım 2014 Pazartesi

ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN



Yazar caferengigul.blogspot.com

18 Kasım 2014 Salı

CEVİZLİ PUFLAR


Yeni bir haftaya başladık ve ben o kadar çok yoğunum ki... Evde tadilat var.1 Aralık geldiğinde tam 1 yıl olacak, bu uzadıkça uzayan tadilata başlayalı.Aksak çalışan ustalar, inşaat yasağı, bizden de kaynaklanan  sebeplerle  1  yıl süren , zaman zaman insanın sinirlerini bozan bir tadilat.Neyse sona geldik, artık bitti sayılır.Olur mu olmaz mı derken çok güzel bir bodrum katım ya da kış bahçem oluyor.Ama şu son günlerde inanılmaz yoğun geçiyor.Bir yandan evdeki çalışma, bir yandan ofisin işleri, misafirler, temizlik, malzeme alımı derken bazen canım mutfağa girmek dahi istemiyor.Bu aralar yazılarım birazcık  aksarsa kusuruma bakmayın.

Bu kurabiyeleri yazın yapmıştım, paylaşmak bugüne nasip oldu.Tarif "Dünyanın  En Güzel Kurabiyeleri" kitabından.İnanılmaz güzel kurabiyeler bunlar.Mutlaka denemelisiniz.Sihir gibi ağzınıza attığınızda dağılıveren, hafif mi hafif bu kurabiyeleri yapmak için gerekenler şöyle:

Malzemeler
-  115 gr ( 1/2 su bardağı ) oda sıcaklığında tereyağı
-  30 gr ( 2 yemek kaşığı ) toz şeker
-  5 ml ( 1 tatlı kaşığı ) vanilya esansı
-  115 gr ( 1 su bardağı ) ceviz
-  115 gr ( 1 su bardağı ) elenmiş un
-  bir tutam tuz
-  üzerine serpmek için pudra şekeri


Yapılışı
  1. Tereyağı ve şekeri krema halini alana kadar yüksek devirde çırpın.Vanilyayı ekleyin ve karıştırın.
  2. Cevizi mutfak robotu yardımıyla un haline getirin.Ancak çok fazla çekmeyin ki yağı çıkmasın.Çektiğiniz cevizleri elekten geçirerek üstte kalanları yeniden çekin.
  3. Un, tuz ve cevizleri yavaş yavaş tereyağına ekleyerek karıştırın.Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparın, elinizle şekil verip tepsiye aralıklarla yerleştirin.
  4. Önceden 150 dereceye ısıtılmış fırında 45 dk pişirin.
  5. Kurabiyeler iyice soğuduğunda üzerlerine pudra şekeri serpin.Cevizli puflarınız hazır, size de afiyetle yemesi düşüyor efendim.


Ya da güzel bir paket yapıp sevdiklerinize hediye etmek ...Tercih sizin :)


Yazar caferengigul.blogspot.com

12 Kasım 2014 Çarşamba

AHTAPOT SALATA


Balık restoranlarında yedikten sonra tadı damağınızda kalıyorsa bir de evde yapmayı denemelisiniz.Ben yemesini çok severim.Ama asıl onu alıp yıkaması, haşlaması ve sıyırması benim için tam bir mutluluk ritüelidir.Pişmeden önceki ipeksi dokusu muhteşemdir.Piştikten sonra tam tabiriyle, tereyağından kıl çeker gibi çekip çıkarırsınız o yumuşacık bacaklarını derisinden.Dedim ya benim için başlı başına bir keyif ahtapotla uğraşmak.


Fotoğrafta gördüğünüz henüz pişmemiş hali kendilerinin.Bu tarif için bize gereken temel malzeme ahtapot ve  haşlamak için su.Ahtapotu mümkünse çarpılmış almalısınız.Çünkü bu işlem hem ahtapotu yumuşatıyor, hem de pişme sırasında oluşacak köpüklenmeyi en aza indiriyor.


Şunun güzelliğine bakar mısınız.Vantuzları inci tanesi gibi dizilmemiş mi?Gelelim nasıl yapıldığına.Çarpılmış ahtapotu düdüklü tencereye yerleştirip üstünü geçmeyecek kadar su ekliyoruz.Düdüklü tencere pişirme süresini oldukça kısaltıyor.Normal bir tencerede 2-3 saat kadar haşlamanız gerekirken düdüklüde pimi çıktıktan sonra 30 dk yeterli oluyor.


30 dk'lık haşlama işleminin sonunda ahtapotun görüntüsü fotoğraftaki gibi oluyor.Aslında bu şekilde de yeniliyor.Ama biz ahtapotumuz biraz ılıyınca ( tamamen soğumamalı ) elimizle kırmızı, vantuzlu derisini sıyıracağız ki benim en sevdiğim işlemdir:)


Ahtapotun tüm derisini aynı şekilde sıyırarak beyaz etini ortaya çıkarıyoruz.Dilerseniz derisini az unlayarak kızartabilirsiniz.Pek lezzetli oluyor haberiniz olsun.


Ben rokayı çok yakıştırıyorum ahtapot salatasına.Servis yapacağınız tabağın altını roka yapraklarıyla kaplayın.Dilimlediğiniz ahtapotu zeytinyağı ve limonla harmanlayıp rokaların üstüne yerleştirin.Dilerseniz taze çekilmiş karabiber ekleyebilirsiniz.Ahtapot salatanız hazır.Afiyet olsun.

Yazar caferengigul.blogspot.com

10 Kasım 2014 Pazartesi

10 KASIM


Yazar caferengigul.blogspot.com

7 Kasım 2014 Cuma

LİMONLU VE HAŞHAŞLI KURABİYE


Dışı sert, içi yumuşacık olan bu kurabiyeler haşhaş sayesinde çok hoş bir çıtırtıya sahip.Limonun ferahlığını sanırım sevmeyen yoktur.Bu kadar övgüden sonra tarife hızlıca geçmekte fayda var .Malum hafta sonuna geldik.Birçoğumuz için hafta sonu gezmek, pastırma yazının tadını çıkarmak anlamını taşısa da , bir kısmımız için mutfakta rahat rahat geçirilecek saatler demek.Belki deneyen olur ve küçük bir yorumu bana çok görmez:)

Malzemeler

- 2 su bardağı un
- 1/2 tatlı kaşığı kabartma tozu
- 2 tatlı kaşığı haşhaş ( tohum halinde )
- 1 su bardağı toz şeker
- 1 limonun rendelenmiş kabuğu
- 3/4 su bardağı oda sıcaklığında yumuşak hale gelmiş tereyağı 
- 1,5 tatlı kaşığı limon suyu
- 1 yumurta
- 2 yumurtanın sarısı


Yapılışı
  1. Bir mikser yardımıyla tereyağı ve toz şekeri krema kıvamına gelene kadar çırpın.
  2. Yumurta sarılarını, yumurtayı ve limon suyunu ekleyip bütünleşene kadar mikserle çırpmaya devam edin.
  3. Un ve kabartma tozunu eleyin.Limon kabuğu ve haşhaşla harmanlayın.
  4. Unlu karışımı yavaş yavaş sıvı karışıma ekleyerek mikserle düşük hızda çırpın.
  5. Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine, hamuru fazla sıkıştırmadan toplar yaparak aralıklı olacak şekilde  yerleştirin.
  6. Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında 25 dk pişirin.
  7. Tel ızgara üzerinde soğumaya bırakın.Afiyetle tüketin.

Son sıcak havaları güzelce depolayacağımız bir hafta sonu olsun.
Yazar caferengigul.blogspot.com

3 Kasım 2014 Pazartesi

YOĞURTLU KURU BİBER


Kış hazırlıklarından biri de sebze kurutmak.Çocukluğumun bir kısmının geçtiği Konya'da aklınıza gelebilecek her şey kurutulurdu.Oysa Ege'de kurutma işlemi Konya' ya göre oldukça sınırlı sebze için uygulanıyor.Belki günümüz koşulları , belkide kışın yeşil otların bol olması Ege 'de sebze kurutma işini Anadolu' ya göre az yapılır kılmış.Ege pazarlarını gezme fırsatınız olursa bol bol kurutulmuş patlıcan ve biber dizileri görürsünüz.Hatta yaz aylarında evlerin balkonlarında, pencerelerinde, bahçelerde ve teraslarda gösterişli birer kolye misali yerlerini alırlar.


Yapması çok kolay olan bu yoğurtlu kuru biberi ister salata olarak tüketin, isterseniz de rakınıza meze yapın.Ama mutlaka bir yapın deneyin, seveceksiniz.

Malzemeler
-  15-20 adet kurutulmuş biber
-  3 yemek kaşığı katı ( süzme ) yoğurt
-  1 adet soğan
-  3 yemek kaşığı zeytinyağı
-  2 diş sarımsak
-  tuz
-  su


Yapılışı

  1. Kuru biberleri üstünü örtecek kadar sıcak su dolu tencerede  3 saat  bekletin.Sonra biberler yumuşayana kadar haşlayın ve süzün.
  2. Soğanı yarım daire şeklinde doğrayın.Tavaya zeytinyağını dökün ve soğanları renkleri dönene kadar kavurun.Soğanlar kavrulmaya yakın doğradığınız sarımsağı ekleyin 2-3 dk daha kavurun.
  3. Daha önceden süzmüş olduğunuz biberleri 1 cm aralıklarla doğrayın ve kavrulmakta olan soğanlara ekleyin.5 dk sonra ocağı kapatın ve soğumaya bırakın.
  4. Katı yoğurdu biraz su ilave ederek ezin.Soğuyan biberleri ekleyip karıştırın.Dilerseniz bu aşamada 1 diş rendelenmiş sarımsak ekleyebilirsiniz.Afiyet olsun.

Mutlu haftalar.
Yazar caferengigul.blogspot.com

30 Ekim 2014 Perşembe

MUZLU KAKAOLU KEK



 Geçen bahar annemleri ziyarete gittiğimde annemin mutfağında hayat buldu bu kek.Annemin mutfağı...ne çok anı, ne çok keyif, ne çok yemek...ama en çok da ailece yapılan ve uzun saatler süren pazar kahvaltıları demek.O yıllara dönmek mümkün değil.Ama işte böyle bir kekle cebindeki anıları çıkarıp yeniden, yeniden, yeniden hatırlamak demek, özlemek demek, yüzünde beliriveren tebessüm demek, içinin sıcacık olması demek.


Malzemeler

- 3 yumurta
- 1 su bardağı+2 yemek kaşığı toz şeker
- 1/2 su bardağından 1 parmak kadar daha fazla sıvı yağ ( tercihen fındık yağı)
- 1/2 su bardağı süt
- 2 adet orta boy muz
- 3 kahve fincanı un
- 1 paket kabartma tozu
- 2 yemek kaşığı kakao


Yapılışı

  1. Yumurtaları ve şekeri mikserle krema kıvama gelene kadar çırpın.
  2. Sıvı yağı ve sütü ekleyerek çırpmaya devam edin.
  3. Un, kabartma tozu ve kakaoyu eleyerek sıvı karışıma ekleyip mikserle karıştırın.
  4. Muzu çatal yardımıyla güzelce ezin ve kek hamuruna ekleyerek bir kaşık yardımıyla karıştırın.
  5. Kek kalıbını yağlayın ve hamuru kalıba aktarın.
  6. Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında 30-35 dk pişirin.
  7. Pişen keki 10 dk soğumaya bırakın.Süre sonunda keki kalıptan çıkarın ve iyice soğuyunca servis yapın.



Yumuşak mı yumuşak, mis gibi muz kokulu bu kekten yapmak için vakit kaybetmeyin bence.Kekiniz soğuduğunda çayınız hazır olsun ki size tadını çıkarmak kalsın.

Keyifli bir hafta sonu dileğiyle.
Yazar caferengigul.blogspot.com

29 Ekim 2014 Çarşamba

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN


Yazar caferengigul.blogspot.com

27 Ekim 2014 Pazartesi

TAVUK TANDOORİ


Uzun zamandır denemek istediğim bir Hint yemeğiydi.Sonunda yaptım veee çok beğendik.Hiç baharat sevmeyen Şero bile bayıldı.İşte ona hayretler ettim.Baharatlarla aranız iyiyse mutlaka denemelisiniz. Hindistan, Pakistan ve özellikle Pencap' ta Tavuk marine edildikten sonra  topraktan yapılmış silindir biçimde özel bir fırında közde pişirilirmiş.Bu fırına ve sosa "tandoori ya da tanduri" denilirmiş.Bizim tandıra ne kadarda benziyor değil mi?Tabii ki baharat farkıyla:)

Malzemeler

- 1 kg kemiksiz ve derisiz tavuk eti
- tandoori sosu

Tandoori sosu malzemeleri:

- 2 yemek kaşığı zeytinyağı
- 1 adet robottan geçirilmiş soğan
- 8 iri diş  dövülmüş sarımsak 
- 2 yemek kaşığı rendelenmiş taze zencefil
- 1 tatlı kaşığı ince kıyılmış, çekirdekleri çıkarılmış acı biber
- 1 yemek kaşığı toz kırmızı biber
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 çay kaşığı kimyon
- 1 çay kaşığı zerdeçal
- 1 çay kaşığı öğütülmüş kişniş
- 1 çay kaşığı garam masala
- 1/2 çay kaşığı acı kırmızı biber
- 1/2 çay kaşığı demir hindi
- 1 yemek kaşığı limon suyu
- 1 su bardağı yoğurt


Yapılışı
  1. Tüm baharatları blender yardımıyla karıştırın.Pürüzsüz bir kıvama geldiğinde sosunuz hazır olmuş demektir.Bu kadar uğraşamam ben ama yapmak istiyorum diyorsanız sosu hazır olarak gurme marketlerde bulmanız mümkün.
  2. Tavuk etlerini bir tepsiye yerleştirin ve üzerine bıçakla çizikler atın.Üzerine sosu dökün, güzelce karıştırın. Sosladığınız tavukları  buzdolabında  en az 8, en fazla 24 saat bekletmelisiniz.
  3. Marine olan tavuk etlerini mangalda pişirmeniz sizi en doğru lezzete götürecektir.Ancak mangal yapmanız mümkün değilse fırınınızı 220 dereceye ısıtarak işe başlayabilirsiniz.
  4. Tavuk etlerini sosla birlikte fırın kabına yerleştirin ve üzerini alüminyum folyo ile kapatın.30 dk sonra yemeğiniz hazır.

Benim dün akşam yemeğim böyleydi.Tavuk tandoori, kakuleli-zerdeçallı pilav ve ekşi mayalı çavdar ekmeği.Tüm gün yazlık - kışlık kıyafet düzenlemesinden sonra ilaç gibi geldi.Üff ne sıkıcı iş değil mi yazlıkları kaldır, kışlıkları çıkar , yıka, ütüle....Yorgunluk ve boşa giden koca bir gün:( İki dolabı olmalı insanın ve sadece giydiği kadar kıyafeti; birinde yazlıklar , diğerinde kışlıklar...Ne iş olur o zaman, ne yorgunluk, ne de boşa giden koca bir günü olur insanın.

Fırından yeni çıkmış ekmek tadında bir hafta sizleri beklesin efendim.


 Yazar caferengigul.blogspot.com

23 Ekim 2014 Perşembe

ÇAY BİSKÜVİLERİ


Yapması kolay, yemesi keyifli şık şıkıdım bir kurabiye çeşidi bu "çay bisküvileri".Ben küçük bir çocukken bu kurabiye pastanelerde satılan en görkemli kurabiyeydi.Oysa günümüz pastanelerinin makaronları, şeker hamurlu kurabiyeleri yanında ne kadarda basit kalıyorlar.Olsun yıllar yıllar sonra çocukluğumun en lüks kurabiyesini evimde , kendi mutfağımda yaptıysam benden mutlusu olamaz.Ne dersiniz hala çok özel görünmüyorlar mı?


Malzemeler
- 150 gr ( 10 yemek kaşığı ) tereyağı
- 75 gr ( 3/4 su bardağı ) ince çekilmiş toz şeker
- 1 adet yumurta
- 225 gr ( 2 su bardağı ) un
- üstüne yerleştirmek için meyve kabuğu şekerlemesi
- birkaç damla vanilya esansı ( badem veya sakız esansı da olabilir )


Yapılışı
  1. Tereyağı ve şekeri krema kıvamını alana kadar mikserle çırpın.
  2. Yumurtayı ve vanilya esansını ekleyerek çırpmaya devam edin.
  3. Unu eleyerek yavaş yavaş karışıma ekleyin.
  4. Pürüzsüz bir hale gelen karışımı yıldız uç taktığınız hamur torbasına doldurun.
  5. Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine çiçek şeklinde hamurlar sıkın.Her kurabiyenin ortasına meyve kabuğu şekerlemesi yerleştirin.
  6. 230 dereceye ısıtılmış fırında kızarana kadar ( 5-10 dk ) pişirin.Soğuyunca afiyetle tüketin.


Not:Bu tarif  " Dünyanın En Güzel Kurabiyeleri" kitabından alınmıştır.Tarifin orjinalinde yumurtanın  sadece sarısı kullanılmıştır.
Yazar caferengigul.blogspot.com

20 Ekim 2014 Pazartesi

ZEYTİNYAĞLI TAZE FASULYE


Ufff en sevdiğim yemek.Tarlalarda tükenmeden bir kere daha pişirmek istedim. Bi de ne göreyim; blog arşivinde  " zeytinyağlı taze fasulye " tarifini geçtim, fotoğrafı bile yok.Evet her bayan ve pek tabi bazı baylar bilir zeytinyağlı taze fasulye pişirmeyi.Ama olmaz, en sevdiğim yemek blogda yoksa yazmalıyım mutlaka ...

Malzemeler
- 1 kg çalı fasulyesi
- 1- 2 adet domates
- 2 diş sarımsak
- 1 adet soğan
- zeytinyağı
- tuz, pul biber


Yapılışı
  1. Soğanın kabuklarını soyun, bütün olarak tencerenin ortasına yerleştirin.
  2. Fasulyelerin kılçıklarını temizleyin ve soğanın kenarlarına sığacak uzunlukta kesin.
  3. Domateslerin kabuğunu soyarak daire şeklinde dilimleyin.Fasulyelerin yarısını tencereye dizin ve üstüne fotoğrafta gördüğünüz gibi domatesleri yerleştirin.Sonra kalan fasulyeleri tencereye dizin ve fasulyelerin üstüne tekrar domatesleri yerleştirin.
  4. Sarımsak, zeytinyağı, tuz ve pulbiberi ekleyin.Tencereyi kapağı kapalı olacak şekilde kısık ateşte pişmeye bırakın.Yaklaşık 1 saat sonra fasulyeniz pişmiş olacak.Fasulyeler yeterince taze ve suluysa bu yemeğe hiç su eklemenize gerek kalmayacaktır.Ancak gerekirse sıcak su ekleyebilirsiniz.
  5. Tüm zeytinyağlılar gibi ılık veya soğuk olarak afiyetle tüketebilirsiniz.

Bence tek kelimeyle harika..Ya sizce?..

Yazar caferengigul.blogspot.com

16 Ekim 2014 Perşembe

DAMLA ÇİKOLATALI FINDIKLI KURABİYELER


Kurabiye kadar güzel bir şey daha var mı acaba?Yapması ayrı keyif, yemesi ayrı keyif...Ama en güzeli eve geldiğimde bir kavanoz kurabiyenin mutfakta beni beklediğini bilmek.

Bu kurabiyeler yoğun bir fındık ve tereyağı kokusuna sahipler.Öyle ki kavanozu açıp koklamak yemekten daha tatmin edici benim için:)Ben denedim ve büyük bir keyifle sizlerle paylaşıyorum.Eğer fırsatını bulur ve yaparsanız haber etmeyi unutmayın.

Malzemeler

- 120 gr  ( tepeleme 1 su bardağı ) kekunu ( fındık aromalı olursa süper olur )
- bir çimdik tuz
- 75 gr ( 1/3 su bardağı ) oda sıcaklığında tereyağı
- 115 gr ( 1/2 su bardağı ) ince çekilmiş şeker ( toz şekeri mini mutfak robotunda çekin )
- 50 gr ( 1/4 su bardağı ) kahverengi şeker
- 1 adet yumurta
- 5 ml ( 1 tatlı kaşığı ) vanilya esansı
- 125 gr ( 2/3 su bardağı ) damla çikolata
- 50 gr ( 1/2 su bardağı ) fındık ( irice parçalanmış )


 Yapılışı
  1. Tereyağı ve şekerleri mikserde krema kıvamını alana kadar çırpın.Yumurta ve vanilya esansını ekleyip çırpmaya devam edin.
  2. Unu eleyin.Tuz ve unu miksere ilave edip çırpmaya devam edin.
  3. Fındıkların yarısını ve damla çikolataları karışıma ekleyip, spatula yardımıyla karıştırın.
  4. Fırın tepsilerine yağlı kağıt serin.Bir kaşık yardımıyla hamurdan parçalar alıp tepsiye 3 parmak aralıklarla yerleştirin.Hamur parçalarınız cevizden biraz küçük toplar şeklinde olacak.
  5. Kurabiyelerin üzerini bir çatalla hafifçe bastırarak düzleştirin.Çok muntazam olmak zorunda değil.Çünkü hamur fırında yayılarak kendiliğinden şekil alıyor.Kalan fındıkları kurabiyelerin üzerine paylaştırın ve hamura yapışmaları için hafifçe bastırın.
  6. Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında 10-12 dk ( üzerleri kızarana kadar ) pişirin.
  7. Fırından çıkardığınız kurabiyeleri tel ızgara üzerinde soğumaya bırakın.Kurabiyeler iyice soğuyunca kavanoza yerleştirebilirsiniz.Afiyet olsun.