27 Kasım 2013 Çarşamba

ELMALI KEK ...GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ...


Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer...

"Altı üstü bir kek insana neler düşündürebilir ki? " demeyin sakin.Bu tarif beni 80'lerin sonu 90' ların başına aldı götürdü.Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım...canım arkadaşım Nurhan'ım.O zamanlar küçücüktü hayatlarımız.Tek derdimiz derslerimiz ve oyunlarımız.Dünya çok büyüktü örneğin, yaşadığımız şehir, okulumuz...çok, çok büyüktü.Arkadaşlıklarımız da ha keza.Telefonun yeni yeni evlerde baş köşeyi aldığı yıllardı.Okuldan gelir ilk iş birbirimizi arardık.Annemin sesi hala kulaklarımda " daha yeni ayrılmadınız mı siiiz ! "Hiç susmadan konuşabilirdik, gülmekten karnımıza ağrılar girerdi.Ne şebeklikler yapardık, e arada kek de yapardık.


Yıllar geçti gitti;  yeni insanlar, yeni arkadaşlar...Değişmeyen bir o duygu kaldı: çocukluk arkadaşım, canım, en büyük sırdaşım...
Bu tarif ondan bana yadigar.İlk tarif defterimin , ilk tarifi.Tıpkı o günlerdeki gibi lezzeti tam kıvamında, içinde bir dünya hatırayla...


Malzemeler

- 2 yumurta
- 2 su bardağı un
- 1 su bardağı toz şeşer
- 1/2 paket margarin ( o zamanlar ne meşhurdu margarinler:(..Ben 125 gr tereyağı kullandım)
- 1 çay bardağı süt
- 2 çay kaşığı kabartma tozu
- 3 orta boy elma 
- 2 tatlı kaşığı tarçın


Yapılışı

  1. Tereyağını eritin ve soğumaya bırakın.
  2. Yumurta , süt ve şekeri ; şeker eriyene kadar çırpın.
  3. Un, kabartma tozu ve tarçını ayrı bir kaseye eleyin.
  4. Yumurtalı karışıma tereyağını ekleyin ve çırpın.Unlu karışımıda ekleyerek çırpmaya devam edin.
  5. Kabuklarını soyup rendelediğiniz elmaları da hamura ekleyip karıştırın.
  6. Hamuru yağlanmış ve unlanmış kek kalıbına aktarın.Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında 35-40 dk pişirin.


Tarifte şöyle der: alt 20 dk,  üst 15 dk :) o zamanın fırınlarında turbo özellik yoktu tabi.Aslında sanırım ben kışın bir çok defa , elimdeki malzemeye göre  ve içimden geldiği gibi elmalı kek yapıyorum.Blogda bununla birlikte 3. elmalı kek tarifi tarifi oldu.Diğerlerine buradan ve buradan ulaşabilirsiniz.

Kekim pişti, çayımı demledim.Bir de sen olsaydın yanımda...Yine de bir telefon kadar uzağımda olduğunu bilmek çok güzel.Ve mutlu olduğunu sesinden anlayabilmek.Ya sizin çocukluk arkadaşlarınız? size bu kadar yakın mı? 

Yazar caferengigul.blogspot.com

25 Kasım 2013 Pazartesi

PAZAR KAHVALTISI VE SILCAN HAŞLAMASI

Gök delindi sanki bu gün.Deli gibi yağıyor yağmur, her yer sular altında.Yağmur sesinden duyulmuyor şu an klavyenin  tuş sesleri.Oysa daha cumartesi günü nasıl güzeldi hava.


Cumartesi sabahı misafirlerimiz vardı, kapının açılmasını dört gözle bekleyen.Bu anne ve kızı tüm sevimlilikleri ile günaydın dedi bize.Bende bahçede fotoğraf çektim sayelerinde:)


Zamanını şaşırması çok doğal bu kabak çiçeğinin...


Mersinlerim


Yeşil çaylarım çiçekte...


Bodrum' da bir bahçe aleo verasız olmaz bence:)


Bu güne inat pazar sabahı balkonda keyif kahvaltımız:


Sabah 8:30 - 10:00 arası çok dingindi hava.Sonra yavaş yavaş dinginliğin yerini rüzgar ve bu günde yağmur aldı.

 Pazar kahvaltılarının olmazsa olmazı, sahanda köy yumurtası.Üstelik bu sefer  pastırmalı : ) en çıtırından simitlerde baş köşeye kuruldu..


Reçellerim: ayva, kabak, çilek ve bergamut. Ev yapımı çökelek ve hafif acı siyah zeytin..Bahara kadar vedalaştığım son tarla ürünleri; domates, salatalık ve biber.Kışları kahvaltıda  tazecik tere olmazsa ben kahvaltı yapmış saymam ki kendimi.


Eh bu güzel kahvaltının ardından dağ bayır gezmesek olmazdı.


Öyle boş boş yürüyüş hiç olmazdı.Doğa böylesi cömertken değerlendirmezsek ayıp olurdu.


Akşam yemeği malzemesini de tedarik edip dönüş yoluna koyulduk.


Bu ota Bodrum'da "sılcan" diyorlar.Genel olarak yumurtalı ya da çökelekli kavurmasını yaparlar.Ben doğrayıp kaynar suda sılcanlar yumuşayana kadar haşlamayı tercih ettim.Sudan çıkarıp zeytinyağı ve limonunu ekledim.İşte size tazecik, leziz mi leziz bir yemek.

Yağmurlu bir haftaya  bu güzelliklerle merhaba dedim ben ve sizlerle paylaşmadan geçemedim.Sağlıklı haftalar...
Yazar caferengigul.blogspot.com

21 Kasım 2013 Perşembe

NOHUTLU PIRASA ( BODRUM USULÜ )


Şu sıralar körpe pırasaların tam zamanı.Öyle inceler ki; çıtır çıtır yemek istiyor insan.Bu tarif nohutlu pırasanın Bodrumcası:) Bodrum  pazarlarını gezmişliğiniz varsa pırasa bağlarının içine ufak bir kereviz parçası iliştirildiğini de görmüşsünüzdür.Çünkü Bodrumlu pırasayı böyle pişirir.Çok da güzel olur.Bir de siz deneyin istedim, bakalım beğenecek misiniz?


Malzemeler

- 1 bağ pırasa ( ceviz büyüklüğünde kök kereviz ve 2-3 adet kereviz sapı )
- 1 adet kuru soğan
- 1 su bardağı haşlanmış nohut
- 1 tatlı kaşığı salça
- 1/2 su bardağı domates püresi
- zeytinyağı
- tuz


Yapılışı
  1. Soğanları yemeklik doğrayın ve zeytinyağında renkleri pembeleşene kadar kavurun.
  2. Domates püresini ve salçayı ekleyip karıştırın.(Mevsiminde 1-2 adet taze domates yeterli olacaktır.)
  3. Güzelce yıkayıp 1.5-2 cm parçalar halinde doğradığınız pırasa ve kerevizi de tencereye alın.Üstüne haşlanmış nohutları ekleyin.Tencerenin kapağı kapalı ve kısık ateşte olmak koşuluyla pişmeye bırakın.Gerekirse az miktarda sıcak su ekleyin.Ancak kısık ateşte pişirince su eklemeye pek gerek kalmıyor.Pırasalar yumuşadığında yemeğiniz pişmiş demektir.
  4. Bol limon sıkın ve ılık servis edin.Afiyet olsun.
Yazar caferengigul.blogspot.com

18 Kasım 2013 Pazartesi

TAVŞANLI ( BOX BUNNY ) PASTA


Geçen haftayı sadece bir yazı ile kapatmışım. Ama tembellik etmedim:) Çok çalıştımm çooook... Bu hafta telafi ederim .Ve haftanın ilk gününe bu şirin pastayla merhaba diyelim mi?

12 Kasım 2013 Salı

ESKİ USUL ZENCEFİLLİ KURABİYELER


Mutfağınız, eviniz mis gibi baharat koksun istiyorsanız...yoldan geçenler kapınızı çalıp "biz kokunun peşinden geldik, size ulaştık" dediğinde şaşırmayacaksanız...Baş döndürücü kokuyla ilk ısırıkta mutluluk ülkesine yol almak isterseniz...hemen mutfağa kurabiye yapmaya.

Malzemeler

300 gr ( 2,5 su bardağı) un
- 115 gr ( 1/2 su bardağı ) tereyağı ( oda sıcaklığında )
- 350 gr ( 1 + 3/4 su bardağı ) toz şeker
- 1 adet yumurta
- 60 ml ( 4 yemek kaşığı ) pekmez
- 1 tatlı kaşığı taze limon suyu
- 1 tatlı kaşığı bikarbonatlı soda
- 1,5 tatlı kaşığı zencefil
- 1/2 tatlı kaşığı tarçın
- 1 çay kaşığı toz karanfil

Yapılışı

  1. Unu eleyin. Soda ve tüm baharatları una ekleyip güzelce karıştırın.
  2. Toz şekeri bir mutfak robotu yardımıyla biraz inceltin.Şekerin 1/3 ini ayırıp, kalanıyla tereyağını krema kıvamını alana kadar çırpın.
  3. Yumurtayı ayrı bir kaba kırın. Çatalla hafifçe çırptıktan sonra tereyağlı karışıma ekleyin ve çırpmaya devam edin.
  4. Pekmez ve limon suyunu da ekleyin ve güzelce çırpın.
  5. Son olarak baharatlarla karıştırdığınız unu da ekleyin ve karıştırın.
  6. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparın.Top şeklini verdiğiniz hamuru önceden ayırdığınız şekerin içinde yuvarlayın.
  7. Bu şekilde hazırladığınız kurabiye hamurlarını yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine 4-5 cm aralıklarla yerleştirin.
  8. Önceden 160 dereceye ısıtılmış fırında 15 dk pişirin.Soğuyana kadar dayanabilene aşk olsun:)



Koca bir kutu kurabiyeniz olacak .Sabah bir bakacaksınız  kutu bomboş : (

NOT: Bu tarif  Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan Dünyanın En Güzel Kurabiyeleri kitabından alınmıştır.Baharat ölçüleri dışında tarife sadık kalınmıştır.

Yazar caferengigul.blogspot.com

10 Kasım 2013 Pazar

10 KASIM...

Bu gün 10 Kasım...
Türkiye Cumhuriyeti halkının yas günü.
Ulu önder ATATÜRK'ün ölüm yıldönümü.


Evet 10 kasımlarda hüzünlü olurum.Ama son yıllardaki; daha çok hüzüne eşlik eden bir kahrolma duygusu.Çünkü bu gün ATA'mın yıllar önce yaptıklarını silmek isteyen bir iktidar var vatanımda.
Öyle büyük ki korkuları ona ait ne varsa, onu anımsatan ne varsa sinsice kaldırmak hesapları.Öyle cahil ki zihniyetleri tek dertleri "kadınlar".Gün geçmiyor ki ilkel bir fikir beyan etmesinler.Gün geçmiyor ki ATATÜRK'ün uygar seviyeye ulaştırdığı Türk toplumunu , din kisvesi altında yıllar öncesinin yobaz, bağnaz, erkek egemen anlayışına hapsetmek istemesinler.Biliyorum bunlarda geçip gidecek.Çünkü ATATÜRK sevgisiyle yetiştirilmiş bir nesil daha fazlasına asla izin vermeyecek.Sen rahat uyu ATAM elbet kadınlar çağdaş bireyler yetiştirecek.Ve elbet birileri tüm bu safsatalara inat "insan" olduğunu hatırlayacak ve "insanca yaşama" hakkını savunacak.Sen rahat uyu ATAM. 

Yazar caferengigul.blogspot.com

7 Kasım 2013 Perşembe

TAŞ FIRINDA EKMEK VE DOST SOFRASI

O gün biraz erken çıkmıştım işten; kendimi keyifsiz hissediyordum.Belki biraz kırgın, yorgun, yılgın,... işte kısaca keyifsiz.

Tam evin önüne geldiğimde telefonum çalmaya başladı.Olur mu olmaz mı derken sıcak ekmek kokusuna dayanamadım.Sonrası mı?


Fotoğraf makinemi kaptığım gibi telefonun diğer ucundaki çağrıya cevap verdim.


Bahar sofrası...


Fırından yeni çıkmış dumanı üstünde mis gibi ekmek, yanında köy tereyağı...Sizce de insanı mutlu etmeye yetmez mi?Peki sizi yoldan geçerken görünce arayıp hadi gel diyen insanların varlığı keyfinizi yerine getirmez mi?

Fırın ne kadar odun atarsanız o kadar ısınır.Ateş olmadan soğuktur.Çok yakarsanız ekmeğiniz yanar ve az yakarsanız ekmeğiniz pişmez.İyi bir ekmek için ateşi doğru ayarlamak gerekir.Dostluklar gibi...insan ilişkileri de kırılgandır kimi zaman ve bir o kadarda sağlam.Değer verdiğinizi hissettirmeniz gerekir sevdiklerinize ki ekmeğiniz pişsin, yürekleriniz ısınsın.Fazlaya kaçarsanız eğer; yakarsınız ekmeği, yüreğiniz dağlanır yazık olur...


Bu güzelim kır çiçekleri  "hadi gel" diyebilenler için..

Yazar caferengigul.blogspot.com

4 Kasım 2013 Pazartesi

UN KURABİYESİ


Bilmeyen yoktur sanırım un kurabiyesi yapmayı.Herkesin bir tarifi vardır annesinden ya da ninesinden aldığı.Bu da bizim ailenin tarifi.Az malzeme, çok lezzet:)Ne de olsa anne tarifi.

Malzemeler

- 250 gr ( 2 su bardağı ) un
- 125 gr ( 1/2 su bardağından 1 parmak fazla ) tereyağı
- 60 gr   ( 6 yemek kaşığı ) pudra şekeri
- ayrıca kurabiyelerin üstüne serpmek için pudra şekeri


Yapılışı

1.    Tereyağ ve pudra şekerini mikserle krema kıvamına gelene kadar çırpın.
2.  Unu eleyin ve yağlı karışıma azar azar ekleyerek yoğurun.Hamur elinize yapışmayana kadar yoğurmaya devam edin.Kıvam aldığında elinize yapışmayacaktır.
3.    Hamuru 3 eşit parçaya ayırın ve her bir parçayı yuvarlayarak ince bir rulo şekli elde edin.Ruloyu istediğiniz büyüklükte ( ben 1-2 cm civarında ) verev şekilde kesin.İsterseniz elinizle yuvarlayarak da şekillendirebilirsiniz.Ben kurabiyelerin üstünü çatalla çizdim.Tıpkı çocukluğumdaki gibi:)
4.    Hazırladığınız kurabiyeleri yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dizin.Önceden 170 dereye ısıtılmış fırında 20-25 dk pişirin.Dikkat edin üstleri kızarmasın.


5.    Fırından çıkardığınız kurabiyeler soğuyunca üzerine pudra şekeri serpip servis yapabilirsiniz.



NOT: Ben bir çok erzağı kavanozlarda saklamayı tercih ederim.Hamur işlerinde tohumlarını kullandığım vanilya çubuklarını da pudra şekeri kavanozunun içine atarım.Böylece kısa sürede mis gibi vanilya kokan pudra şekerim olur.Un kurabiyesi zaten çok lezizdi, vanilyalısı daha da bir leziz oldu.Afiyet olsun.



Yazar caferengigul.blogspot.com