13 Aralık 2010 Pazartesi

PATLICAN MUSAKKA

Hastalık devam ediyor maalesef .Dün az da olsa iyi  hissedince kendimi ayaklandım ; biraz yemek, biraz bahçe....Ama acısı bu gün çıkıyor o ayrı.

Bunlar bahçemde soğuk havaya meydan okuyanlar:


                              

Bu da aloe vera çiçeği



ımmmmmmmmmmmmm.....mis .....mis....kokusu geliyor muuu?




Malzemeler


- 1 kilo patlıcan
- 1/2 kilo yağsız kıyma
- 5-6 adet yeşil biber
- 1 adet irice soğan
- 5 diş sarımsak
- 1 adet domates
- 1 yemek kaşığı salça
- 1 su bardağı ılık su
- karabiber, pulbiber, tuz
- üzerine serpmek için kıyılmış maydanoz
- zeytinyağı

Yapılışı

  1. Patlıcanları alacalı soyup, halka halka doğrayın.Biberlerin saplarını kesin.
  2. Derin bir tavaya bolca zeytinyağı koyup patlıcan ve biberleri kızartın.Patlıcanlar kararmasın.
  3. Başka bir tavaya 1 yemek kaşığı kadar zeytinyağı döküp, yarım halka doğradığınız soğanları kavurun.Soğanlar şeffaflaşırken sarımsakları ve kıymayı ekleyin.
  4. Domatesin kabuğunu soyarak küp küp doğrayın.
  5. Kavrulmakta olan kıymanın içine salça ve domatesi ekleyip karıştırın.Pişmeye bırakın.
  6. Kıymalı malzemenin baharatlarını ekledikten sonra ocağı kaptın.
  7. Güvecin içine kızartmış olduğunuz patlıcanları dizin ve  üstüne kıymalı karışımdan serpiştirin.Bu şekilde elinizdeki malzemeyi bitirin.Üstüne de kızarttığınız biberleri yerleştirin ve 1 bardak ılık su ekleyin.
  8. Bu şekilde hazırlamış olduğum yemeği ben genelde odun ateşinde pişiririm.Kokulu kokulu bir başka olur tadı.Böyle bir imkanınız yoksa ikinci pişirme işlemini fırında yapabilirsiniz.
  9. Servis yapmadan önce üzerine kıyılmış maydanoz serpmeyi sakın unutmayın.Afiyet olsun.

11 Aralık 2010 Cumartesi

ŞİDDETLİ POYRAZ


Arabanın camından böyle görünüyordu deniz.Ağaçların bir kısmı dayanamamış rüzgara, kırılmış dalları.Şehir de poyraz  var  2 gündür ve bende hastayım.İğneli günler geçiriyorum ve tavuk suyu çorba içiyorum iyileşebilmek için.Malum bilimsel olarak da kanıtlanmış  tavuk suyu çorbanın iyileştirici etkisi.

Ben  4-5 yıl önce aldığım Dr.Mehmet Öz' ün  SİZ / Kullanım Kılavuzunuz adlı kitabından öğrenmiştim tavuk suyu çorbasının faydalarını.O gün bu gündür de kullanırım soğuk algınlığında , üst solunum yolu enfeksiyonunda, grip ve nezlede.Çok da faydasını gördüm bu güne kadar .En kısa zamanda yazacağım tarifini.Ama önce  iyileşmem gerek.

Bu soğuk günlerde dilerim hastalık çalmaz kapılarınızı.

9 Aralık 2010 Perşembe

DEREOTLU POĞAÇA

Hem pratik hem de lezzetli bir tariftir bu.Çabucak yapılıveren ve az malzemeye ihtiyaç duyan dereotlu poğaçalardır vakitsiz zamanlarımda hayatımı kurtaran.







Malzemeler


- 125 gr tereyağı
- 1/2 su bardağı fındık yağı
- 1 yumurta
- 1/2 çay bardağı yoğurt
- 1 kahve fincanı kıyılmış dereotu
- 3,5 su bardağı un
- 1 tatlı kaşığı tuz
- 1 paket kabartma tozu

Yapılışı


1- Oda sıcaklığına getirdiğiniz tereyağını , sıvı yağı ve yoğurdu bir kapta güzelce karıştırın.
2- Yumurtanın sarını poğaçaların üzerine sürmek için bir kaba ayırın.
3- Yumurta akı , dereotu ve tuzu yağlı karışıma ekleyerek karıştırın.
4- Elemiş olduğunuz un ve kabartma tozunu da yavaş yavaş ekleyerek ele yapışmayan bir hamur elde edene kadar yoğurun.
5- Hazırlamış olduğunuz hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp elinizle yuvarlayın.Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dizip, fırça yardımıyla yumurta sarını sürün.
6- 175 dereceye ısıtılmış fırında 30 dk pişirip servis yapın.

7 Aralık 2010 Salı

FIRINDA TAVUK


Uzunca bir süredir tavuk yemiyordum.Çünkü serbest gezinen tavuk arayışındaydım.Nedir serbest gezinen tavuk?Köylerimizde köylülerimizin ürettiği tavuklardır kısaca.Yani güneş ışığı dahi almayan ,hiç bir havalandırma sistemi olmayan, tıkış tıkış tavuk dolu olan ve hızlı büyümeleri için kimyasallarla desteklenen tavuk üretim merkezlerinde üretilmeyen tavuklardır.

Maalesef geliştikçe ve modernleştikçe doğal olana saygımızda, ilgimizde azalıyor toplum olarak.Ve bizler yaşam koşullarını bahane göstererek hazır olana, endüstriyel olana yöneliyoruz.Bu ise ilk olarak kişisel ve toplumsal sağlığımızı zaman içinde de ekosistemimizi bozuyor.

Bu tarifte kullanmış olduğum tavuk bir köy tavuğu.Marketten dondurulmuş olarak aldım.Henüz taze olarak bulamadım.Biraz daha aramam gerekecek.Çok lezzetli oldu .Şimdiye kadar yemiş olduğum tavuklarla uzaktan yakından tat olarak alakası yoktu.Ancak biraz sert oldu.Eşim köy tavuklarının sert olduğu söyledi.Bilemiyorum.Bir de taze denemek gerek ya da farklı pişirmek.

Biraz sert olmasından bir şey çıkmaz.Çünkü tadı buna değer.

Malzemeler

- 1 adet bütün köy tavuğu
- 10-15 adet arpacık soğan
- 5 diş sarımsak
- 10-15 adet minik patates
- 4 dal taze kekik
- 1/2 çay bardağı zeytinyağı
- 1 tatlı kaşığı karabiber
- 1 tatlı kaşığı pulbiber
- tuz
- fırın poşeti

Yapılışı

1- Tavuğun sığabileceği büyüklükte bir kasede zeytinyağı, karabiber, tuz, pulbiber ve kekiği karıştırın.
2- Hazırlamış olduğunuz sosu tavuğa güzelce yedirin.Soyduğunuz soğan ve sarımsakların bir kısmını kaseye ,bir kısmını da tavuğun içine koyup streçleyerek, 3 saat kadar buzdolabında dinlendirin.
3- Süre sonunda unladığınız buzdolabı poşetine tavuğu, soğanları ve sosun tamamını döküp, fırçaladığınız patatesleri de ekleyin.Torbanın ağzını kilitleyin,birkaç yerinden kürdanla delin ve fırın tepsisine alın.
4- 230 dereceye ısıttığınız fırında, kızarana kadar (yaklaşık 1 saat )pişirin.






6 Aralık 2010 Pazartesi

HAVUÇLU - PORTAKALLI KEK

Sonunda kış geldi.Epeydir sıcak giden hava dün akşam üzeri birden değişiverdi.Hava karardıkça  soğuk kendini hissettirmeye başladı iyiden iyiye.
Şöyle mis gibi kek kokmalı evim havalar soğuyunca ve tıkırdamalı sobanın üstünde çaydanlığım.Bizim evin klasik ve en beğenilen kekidir "havuçlu-portakallı kek ".
Kek zamanı geldiiiii...



Malzemeler


- 2 yumurta
- 1 su bardağı toz şeker
- 1/2 su bardağı fındık yağı
- 1 portakalın suyu
- 1/2 portakalın kabuğu
- 3 adet orta boy havuç
- 1 su bardağı dövülmüş ceviz
- 1 paket vanilya
- 1 paket kabartma tozu
- Aldığı kadar un

Yapılışı


1- Yumurta ve şekeri mikserde 5-6 dk çırpın.
2- Fındık yağını ilave ederek çırpmaya devam edin.
3- Portakalın kabuğunu rendeleyip, suyunu sıkın ve yumurtalı karışıma ilave ederek karıştırmaya devam edin.
4- Unu ,kabartma tozunu ve vanilyayı eleyerek yavaş yavaş sıvı karışıma ekleyin ve karıştırmaya devam edin.Kek hamurundan biraz koyu kıvam alana kadar un eklemelisiniz.
5- Rendelenmiş havuç ve dövülmüş cevizleri de ekleyip karıştırın.
6- Yağlayıp unladığınız kek kalıbına hamuru dökün ve 180 dereceye ısıtılmış fırında 45 dk pişirin.Soğuduktan sonra servise hazırdır.Afiyet olsun.

3 Aralık 2010 Cuma

IZGARA KÖREK MANTARI


Malzemeler


- 1 kilo körek mantarı
- 1/2 çay bardağı zeytiyağı
- 2 diş sarımsak
- 1 adet limon
- tuz

Yapılışı


1- Saplarından ayırdığınız mantarları genişçe bir tepsiye düz kısmı alta gelecek şekilde dizin.Bolca tuzlayın ve mantarlar suyunu salana kadar (yaklaşık 4-5 saat) beklemeye alın.
2- Suyunu bırakarak yumuşamış olan mantarları bol suyla güzelce yıkayın.Böylelikle hem tuzdan hemde çamurdan arındırmış olursunuz.
3-Yıkadığınız mantarları parçalamadan sıkabildiğiniz kadar sıkın.Amacımız yıkarken emmiş olduğu suyu atmak.
4- Isıtılmış ızgarada bu mangalda olabilir,mantarların her iki tarafını da pişirin.
5- Pişen mantarları elinizle parçalayın.
6- Ayrı bir kapta  zeytinyağı,limon suyu ve rendelenmiş sarımsakları beyazlaşana kadar karıştırın.
7- Ilımış olan mantarlara zeytinyağlı karışımı döküp servise hazır hale getirin.

2 Aralık 2010 Perşembe

DOĞANIN CÖMERTLİĞİ

Bugün doğa ana bize çok cömert davrandı.Ve ben bir kez daha anladım ne kadar şanslı bir insan olduğumu.

Pazar kurulur perşembeleri burada ve ben pazarın ilk ziyaretçilerinden olmayı tercih ederim yıllardır.Hem daha kimseler dokunmadan , hem de az ve değerli ürünleri bitmeden alma şansınız olur.Bugün pazarda mantar ve çıntar boldu.Yağmurların yağmasıyla çıkarıverir başlarını otların arasından mantarlar .Öyle sade ama ihtişamlı ,doğanın bir lütfudur bize mantarlar.
Bugün pazardan evimize gelen ve soframızı şenlendiren mantar "körek mantarı" olarak bilinir bu yörede.İsmini de dibinde bitiverdiği bitkiden alır.Fazla söze gerek yok fotoğraflar anlatacaktır güzelliğini.













İnsanlığa en büyük hediyeyi doğa veriyor, yeter ki biz almasını bilelim.

Günün ikinci hediyesini ise denizden aldık.Akşam üzeri kayınpederimin balıkçı teknesiyle eşimle denize açıldık.Akşam üzeri denizde olmak tam anlamıyla bir meditasyon.Denizin dinginliği, yerine göre hırçınlığı , güneşin batışıyla gökyüzünün kızıllığı...her şey bitiyor  o anlarda, günün hayhuyu son buluyor ve içim huzurla doluyor.Nefes alıyorum tüm güzellikleri içime çekerek ve işte o anda oltanın ucunda bir kıpırtı ; çekiyorum, çekiyorum, çekiyorum veeeeee denizin bana armağanı antenli mercan.



Deniz bugün bana balıkları eşime ise kalamarları hediye etti.İşte hayatın güzelliği ve doğanın cömertliği.