28 Nisan 2011 Perşembe

KISA KISA.......

Çok hızlı ve yoğun geçiyor günler,düğün hazırlıkları son hızıyla devam ediyor.Bu gün de yakın bir arkadaşımızın kına gecesi var.İşler bir yandan.....Hal böyle olunca yeni tarifler ekleyemedim.Ancak mutfak açıktı ve yemek çıktı tabiki.Şimdilik resimlerini ekliyorum.Tariflerini de ilk fırsatta ekleyeceğim.


Yılın ilk taze yaprak sarması huzurlarınızda.Her ne kadar havalar soğuk gitse de asmalarımız zamanını şaşırmadı ve bahçemin neredeyse dört bir yanı yaprak doldu.


Ne kadar tazeler değil mi?


Kızartma demek;  bahar demek, yaz demek bizim için.Sık olmamak koşuluyla yazları mutlaka domates soslu , bol sarımsaklı kızartma yapılır değil mi ama.Bu da sezonun ilk kızartması, tazecik kabaklarda içinde.


Ve enginar....O da bahçeden...


Tüm bunların üstüne bir bardak çayla elmalı kek.Ama yağsızzzzz.

En kısa zamanda tariflerini yayınlamak üzere, sevgiler.

Yazar caferengigul.blogspot.com

21 Nisan 2011 Perşembe

TAVUK DÜRÜM

Çok pratik ve çok leziz bir yemek oldu bence.Önceki gün yemeğe fazla gelen tavukları değerlendirmek için hazırladım bu sosu.Bahçede biberiyeler öyle güzel görünüyorlardı ki kullanmadan edemedim.Eve geç gelinecek günler için ideal bir yemek oldu.Bakalım sizler nasıl bulacaksınız.



Malzemeler
- 1 paket ince uzun dilimlenmiş tavuk göğsü
- 3 dal taze biberiye
- 1 çay kaşığı garam masala
- 1/2 çay bardağı zeytinyağı
- 2 çorba kaşığı soya sosu
- karabiber, pulbiber, deniz tuzu












Yapılışı

  1. Tavukları alacak büyüklükte bir kaba zeytinyağını ve soya sosunu koyun.
  2. Biberiyeyi ince ince doğrayın ve bütün baharatlarla birlikte zeytinyağına ekleyip karıştırın.
  3. Hazırlamış olduğunuz sosa tavukları ilave edip karıştırın.En az 2-3 saat buzdolabında dinlendirin.Ben 1 gece beklettim.
  4. Demir ızgara iyice ısınınca, tavukları sosuyla birlikte ızgaraya aktarın.Ara ara karıştırarak pişirin.
  5. Lavaş ekmeğini içine tavukları ve mevsim yeşillikleriyle hazırlanmış salatayı yerleştirip sarın.Dürümünüz hazır.Afiyet olsun.



Yazar caferengigul.blogspot.com

18 Nisan 2011 Pazartesi

YABAN MERSİNLİ VE YOĞURTLU KEK

Limon aromasını kekin içinde beğenenlerdenseniz; bu kek tam size göre.Limonun aroması öyle belirgin ki yedikçe ferahlıyor insanın içi.



Malzemeler
- 3 adet yumurta
- 1 su bardağı toz şeker
- 1/2 su bardağı fındık yağı
- 1 su bardağı yoğurt
- 1.5 su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu
- 1 paket vanilya
- 1 limonun suyu
- 2 limonun rendelenmiş kabuğu
- 1 su bardağı yaban mersini
- üzeri için pudra şekeri

Yapılışı

  1. Yumurta ve şekeri mikserde krema kıvamına gelene kadar çırpın.
  2. Sırasıyla yoğurt, sıvı yağ, limon suyu ve limon kabuğunu ekleyip mikserle çırpmaya devam edin.
  3. Ayrı bir kapta un, vanilya ve kabartma tozunu eleyin.Yumurtalı karışıma ekleyip mikserle çırpın.
  4. Yaban mersinlerinin üzerine az un serperek, una bulanmalarını sağlayın.Kek hamuruna ekleyin ve kaşıkla hafifçe karıştırın.
  5. Yağlayıp, şeker serpiştirdiğiniz kalıba kek hamurunu boşaltın.
  6. Önceden 150 dereceye ısıtılmış fırında 45-50 dk pişirin.
  7. Soğuyunca servis yapabilirsiniz.Dilerseniz üzerine pudra şekeri de serpebilirsiniz.

NOT: Tarif lezzet dergisinin küçük kitapçıklarından uygulanmıştır.
Yazar caferengigul.blogspot.com

15 Nisan 2011 Cuma

MAVİ YENGEÇ

Asıl vatanı Kuzey Amerika olan mavi yengeç ülkemizde Akdeniz ve Ege kıyılarında bol miktarda bulunmaktadır.Ancak bizde pek bilinmediği için yurt dışına ihraç edilmekte ve oldukça yüksek fiyatlara alıcı bulmaktadır.


Benim kendisiyle tanışmam, geçtiğimiz yaz hafta sonu kaçamağı için Dalyan turuna katılmama rastlar.Müthiş bir görsel şölendi    tekneyle çıktığımız tur.Üstüne bir de mavi yengeci tatmış olmak ise keyiflerin en büyüğüydü benim için.Normalde de yengeci seven biriyim ama bu mavi yengecin lezzeti inanın bana bambaşka.


İsmini resimde de görüldüğü üzere kıskaçlarının renginden alıyor.Mavi yengeç eti; uzmanlar tarafından protein değerinin yüksek olması , doymamış yağ asitleri, esansiyel amino asitler ve mineral madde içerikleri bakımından  zengin olması nedeniyle beslenme açısından oldukça önemli olarak nitelendirilmektedir.

Bir market alışverişinde, deniz ürünleri reyonunda görünce şaşırdık.Ancak hemen bu durumdan sıyrılarak doldurduk poşetimizi.İnşallah ara ara buluruz.Haşlayarak veya ızgara yaparak yemeye hazır hale getirebilirsiniz.Ben henüz ızgarasını yemedim, inşallah bir daha ki sefere.


Haşlayınca rengi kırmızıya dönüyor.Ve size kabuğunu kırarak o muhteşem lezzete ulaşması kalıyor.Kabuğu diğer yengeçlere oranlara daha yumuşak aslında.Bulursanız mutlaka alın ve deneyin.10 dk haşlamak yeterli.Dilerseniz sos olarak zeytinyağı- limon yapabilirsiniz.Ama bana kalırsa hiç sosa gerek yok.Tek başına bir lezzet şöleni Mavi yengeç eti.

Keyifli hafta sonları.







Yazar caferengigul.blogspot.com

13 Nisan 2011 Çarşamba

EZO GELİN ÇORBASI VE PASTA

Malum hafta başından itibaren havalar soğuk geçiyor.İştende geç çıkınca, havanın soğuğunu da bahane ederek hazırlayıverdim bu çorbayı.Pek de iyi yapmışım, özlemişiz tadını.

Malzemeler


- 1 adet kuru soğan
- 1,5 su bardağı kırmızı mercimek
- 1/2 çay bardağı pirinç
- 1/2 çay bardağı bulgur
- 1 adet patates
- 1 adet havuç
- 1 yemek kaşığı zeytinyağı
- pul biber
- karabiber
- nane
- deniz tuzu

Yapılışı

  1. Yemeklik doğradığınız soğanları zeytinyağında kavurun.
  2. Patates ve havucu rendeleyin.Soğanlar şeffaflaşınca rendelenmiş patates ve havucu ekleyip kavurun.
  3. Mercimek, bulgur ve pirinci yıkayın.Kavrulmakta olan karışıma ekleyin.Üzerine ılık su ilave edip, bakliyatlar dağılana kadar pişirin.
  4. İyice pişmiş ve dağılmış olan çorbayı blendırdan geçirip, baharatlarını ekleyin.Ben bu çorbayı oldukça koyu kıvamlı severim.Siz beğeniniz doğrultusunda suyunu ayarlayabilir, dilerseniz et veya tavuk suyuyla da çeşnilendirebilirsiniz.
  5. Limonla birlikte , dumanı üstünde servis edin ki içiniz ısınsın bu son soğuklarda.afiyet olsun.
    .......
    Canım anneciğimin doğum günüydü pazartesi günü ve ben bu pastayı hazırladım onun için.




    Sağlık ve mutluluk dolu daha nice nice senelere canım annem benim.

    Yazar caferengigul.blogspot.com

    12 Nisan 2011 Salı

    FISTIK EZMELİ KURABİYE

    Markette gördüğümde çocukluğumu yad etmek için aldım aslında fıstık ezmesini.Babacığım alırdı bize kahvaltı için.Şekerli olmazdı onun aldıkları, tam anlamıyla ezilmiş fıstık tadında olurdu.Ben çikolatadan daha çok severdim fıstık ve fındık ezmesini.Küçük bir kavanoz fıstık ezmesi, insanı nasılda alıp bırakıveriyor anılarının kucağına, o çok mutlu çocukluk günlerine.

    Maalesef  artık kaşık kaşık bir kavanoz fıstık ezmesini bitirecek yaşta değiliz.Eee hal böyle olunca bir kısmı kurabiyenin içine giriverdi ve ortaya bu tarif çıktı.Pek de lezzetli oldu doğrusu.Hazırlaması ve pişirmesi de çok pratik üstelik.Bu tarifi sevgili Öznur Hanımın " 45 dk tarifler http://www.tarifkolik.com/  etkinliğine" gönderiyorum.





    Malzemeler


    - 100 gr tereyağı
    - 1.5 çay bardağı fıstık ezmesi
    - 2 su bardağı esmer şeker
    - 1.5 su bardağı un
    - 1 paket kabartma tozu


    Yapılışı

    1. Tüm malzemeyi karıştırıp güzelce yoğurun.
    2. Fındık büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayın.
    3. Yağlı kağıt sermiş olduğunuz fırın tepsisine aralıklı olarak dizin.180 dereceye ısıtılmış fırında 20dk pişirin.
    4. Soğuyunca servis yapın.Afiyet olsun.


    Yazar caferengigul.blogspot.com

    11 Nisan 2011 Pazartesi

    PAZAR KAHVALTISI VE BEBEK ZİYARETİ

    Pazar gününe güzel bir kahvaltıyla başladık, Yatağan-Bozüyük Pınarbaşı Restaurant' ta.Çok lezizdi doğrusu.Hele sahanda yumurtası....Fotoğraflamak bittikten sonra anca aklıma geldi.Sıcacık, mis kokulu köy ekmeği, tereyağı ve ballı kaymağı...mis mis.


    Ve kahvaltının noktası, bir fincan türk kahvesiiii.


    Sadece kahvaltısıyla değil, tesisin bulunduğu yerde tam anlamıyla ruha ilaç niteliğindeydi.Yolunuz bu taraflara düşerse günün birinde, uğramadan geçmeyin sakın.







    Bu çınar ağacı tam 800 yaşındaymış. Kanuni Sultan Süleyman, Rodos Seferi sırasında ordusu ile Bozüyük civarında mola verirken, Otağı' nı  bu çınar ağacının altında kurdurmuş.Kim bilir daha kimler konakladı o görkemli gölgesinde.1996 yılında 'Anıt Ağaç'  olarak Kültür Bakanlığı 2 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını  Koruma Kurulu tarafından tescillenen çınar ağacı o tarihten bu yana koruma altında.

    Bu güzel kahvaltının ardından Muğla da yaşayan ve yeni bebeği olan canım arkadaşım ve meslektaşımı ziyarete  gittik.Hem hasret giderdik, hemde minik bebeği ve anneyi kutladık.Dünyaya gelen tüm bebekler, kendi saflık ve doğallıklarıyla belki biz büyüklere doğaya daha dikkatli davranmamız gerektiğini anımsatırlar.


    Yazar caferengigul.blogspot.com

    5 Nisan 2011 Salı

    BİBERİYELİ GRİSSİNİ

    Ofiste ve evde yemek vaktine kadar açlığınızı bastırmaya yarayacak bir tarif.Çayın yanında da pek bir güzel oluyor kendileri.Yapımı çok kolay.Kokusu bitiriyor insanı :) Hepsini yemek istiyorsunuz ama dikkat etmeli , formu korumalı.Ne de olsa yaz kapıda değil mi !




    Malzemeler


    - 1,5 su bardağı beyaz un
    - 1 su bardağı tam buğday unu
    - 1 tatlı kaşığı tuz
    - 1 tatlı kaşığı instant maya
    - 3 çorba kaşığı zeytinyağı
    - 2 dal taze biberiye
    - 1 su bardağı ılık su


    Yapılışı
    1. Unu eleyin ve yoğurma kabına alın.Tuz ve maya ile harmanlayın.
    2. Yıkayıp kurulamış olduğunuz biberiyeyi ince ince doğrayın.
    3. Zeytinyağı, ılık su ve biberiyeyi unlu karışıma ekleyip, ele yapışmayan bir hamur elde edene kadar yoğurun.
    4. Hamuru unlamış olduğunuz zeminde merdane yardımıyla 1 cm kalınlığında açın.1 cm aralıklarla şeritler halinde kesip, yuvarlayın.Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dizip, 190 dereceye ısıtılmış fırında kızarana kadar pişirin.
    5. Soğuduktan sonra servis yapın.Afiyet olsun.

    Not: Tarif Lezzet dergisinden uyarlanmıştır.Fırından çıkınca azcık yumuşak olabilirler, ancak soğudukça kıtırlaşıyorlar.

    Yazar caferengigul.blogspot.com

    4 Nisan 2011 Pazartesi

    275 KADIN



    Yazar caferengigul.blogspot.com