27 Mart 2017 Pazartesi

PAZAR KLASİĞİ


Bir hafta sonunu daha geride bıraktık.Bu pazar da fırını yakacak , ekmeklerimi pişirecek , biraz yanacak, biraz üşüyecek , acaba nasıl oldular, kabardılar mı yoksa yayıldılar mı diye merakla bekleyecek ve o muhteşem kokuyla mest olacaktık. Ama olmadı , sevgili fıtığım buna izin vermedi.Hamurlar kaldı, fırın yakılamadı:(  Tabiiki boş boş yatılmadı ,bol bol kitap okundu.


Yine bir pazar klasiği olarak kendi yaptığım mayayla , toprak kapta, bol kaymaklı süt yoğurt olmak için karıştırıldı ve uykuya bırakıldı.


En doğalından, bol yararlı bakterili , probiyotik , yedikçe yeme isteği uyandıran, taş gibi bir yoğurdum oldu.


Şimdilik küçük bahçemde tavuklarım yok, şimdilik. Ama tavuklarının yumurtasını benimle paylaşan sevdiklerim var.Serbest gezinen, bulduğunu yiyen, ilaçsız tavukların yumurtası bunlar, şifa niyetine.


Ekşi mayalı hamurlarım, fırına girmeyi beklerken.Organik, yerel tohumdan un, su ve ekşi mayanın buluşması başlıbaşına bir mucize. Her seferinde aynı ölçüyüde kullansanız, aynı unuda kullansanız hep bir heyecan, hep bir merak ve bambaşka lezzetler.Ekmek yapmak büyü gibi, aşk gibi; tutku ve heyecan dolu, sonrası büyük bir mutluluk ve huzur.


Fırın ekmekler için hazır olana kadar patlıcanlar köze, patatesler tavaya atılır ve bütün iş ateşe bırakılır.


Patlıcanlar boydan 2'ye ayrılıp 1 tatlı kaşığı sarımsaklı tereyağı ortasına bırakılıverir.


Ekmeklerde fırından çıkmışsa  tüm duyuları açma vaktidir. Önce hafifliğini hissedersiniz ellerinizin arasında ve sıcaklığını, sonra o iştah kabartan, insanı mest eden kokusu dolar burun deliklerinizden içeri. Tüm reseptörler; hazır olun:) Sonra melodisi gelir kulaklarınıza çıt çıt, çıtır, çıt çıt çıt...Ve daha ilk lokmayı koparırken tadı damağınıza yayılıverir ve siz çoktaaan mutluluktan sarhoş olmuşsunuzdur bile.


Ateşe hayran, ekmeklerini gözleyen bir ben. Geçtiğimiz haftalardan bir fotoğraf , biraz serinmiş sanırım.Yağmur altında bile yakmışlığımız vardır fırını.Ne diyelim delidir ne yapsa yeridir.Biliyorum bazılarınız için çok anlamsız olabilir ama, bu odun fırını benim ekmek yapmaya başladığım ilk günden beri hayalimdi.17  Şubat 2016 da bu fırında ilk ateş yakıldı ve o gün bu gündür en az haftada bir kez yanıyor, aynı heyecan ve keyifle. Yazları çok daha keyifli oluyor, uzadıkça uzuyor fırın başı sohbetleri.


Yazdan bir akşam sevgili @kareliatolye nin el emeği ışıklı topları baş rolde, arkada ekmeklerin kokusu, karşıda denizin şapırsı...


Özledim akşam vakti keyiflerini.

Ben mutlu olmak için üretmek gerektiğine inanıyorum.Bir düşünün sizde ve şöyle bir göz atın etrafınıza bu bağlamda.Sadece tüketen insanlara bakın bir de.Uzun zamandır mutlu olmanın, kendini iyi hissetmenin yolu bir şeyler üretmek gibi geliyor bana.Bazı şeyleri hazır almaktan vazgeçin ilk adım olarak, kendiniz yapmayı deneyin.Yoğurt mesela tek gereken süt , maya bir de serçe parmağınızı yakmayacak kadar sıcaklık ve beklemek heyecanla.İnanın bana hayatınızda yediğiniz en lezzetli yoğurt olacak ilk yoğurdunuz, sonrası çorap söküğü.Hadi durmayın, sizde bir şeyler yapın.Ben bir heves geri dönüşlerinizi bekliyor olacağım tabii paylaşmak isterseniz.Çünkü dünya artık sadece tüketmek için çok yaşlı.Onu daha yaşanılır kılmak ve kendimizi mutlu etmek için üretmeye ne dersiniz?


Daha yaşanılabilir bir dünya için üretmeye var mısınız?


20 Mart 2017 Pazartesi

SUSAM MANTOLU TAHİNLİ KEK


Güller, laleler, nergisler, papatyalar...kısacası çiçekler beni gülümsetmeye, mutlu etmeye yetiyorlar.Ya sizi ? Laleler artık yavaş yavaş geçiyorlar ama canım annemin el emeği laleleri hep aynı canlılıkla ve hep aynı hislerle elimin altında.

Yarın 21 Mart yani Nevruz bayramı, baharın gelişinin ilk günü.Baharı çiçeklerle karşılayıp , güzel bir kış keki ile uğurlamaya ne dersiniz.


Karşınızda susam mantolu tahinli kek efendim.Bir zamanlar tüm blogların sayfalarını süslemişti kendileri.Bende o günlerden beridir yaparım ama blogda yokmuş:)Yılda en az 4-5 kez yapılan bir tarif burada yerini almazsa biraz ayıp olurdu.


Malzemeler
- 4 adet yumurta
- 1 su bardağı toz şeker
- 1/2 su bardağı pekmez
- 1 su bardağı tahin
- 2/3 su bardağı yoğurt
- 1/2 su bardağı sıvı yağ
- 2,5 su bardağı un
- 1 su bardağı ceviz ( dövülecek)
- 1 paket kabartma tozu
- dışını kaplamak için susam
- kalıbı yağlamak için tereyağı



Yapılışı

1.  4 yumurta ve toz şekeri mikserin yüksek hızında 5 dk çırpın.
2.  Mikseri orta hıza ayarlayıp sırasıyla sıvı yağ, yoğurt, pekmez ve tahini ekleyin.
3.  Un ve kabartma tozunu eledikten sonra sıvı karışıma ekleyin ve düşük hızda çırpın.


4.  Dövülmüş cevizleri eklediğiniz hamuru spatula ile karıştırın.
5.  Kek kalıbını güzelce yağlayın ve susamları bolca serpiştirin.Kalıp tamamen susamla kaplanmış olmalı ki kek susam mantosuna kavuşabilsin:)


6.  Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında 35- 40 dk pişirin.
7.  Fırından çıkarın 10 dk bekleyip kalıbı ters çevirin.Kekiniz hazır, afiyetle tüketebilirsiniz.


Ben soğumasını beklemeden iki dilimini yedim bile .Bu kek söz konusu olunca hep aynı şey oluyor bilginize.


Ohh misss, susam mantolu güneşlenen kek:)

Hadi bir koşu mutfağa girin ve kışa bu keki hazırlayarak veda edin.Sonra güneşe dönün yüzünüzü ve bahara kocaman ama kocaman bir MERHABAAAA deyin.
Yazar H.GÜLHAN ÖZ ÖZER
 caferengigul.blogspot.com

10 Mart 2017 Cuma

DENİZ ÜRÜNLERİ YAHNİSİ


Çok şanslı olduğumu kabul ediyorum. Yoo bu ukalalık değil kesinlikle, yanlış anlaşılmasın. Şanslıyım çünkü her şeyin en doğalına ve en tazesine kolaylıkla ulaşabiliyorum.Ve etrafımda hala ürettiğini paylaşmayı seven insanlar var. Bazı günler eve bereket yağıyor ve bunun için ne kadar teşekkür etsem az.Evet kesinlikle çok şanslıyım:)


Öyle kolaylıkla balıkhaneden, pazardan falan balık alınmaz bizim eve.Çünkü sevgili eşimcim gider denizden tutar gelir yiyeceğimiz balığı, kalamarı, sübyeyi ve bilimum deniz mahsulünü. Ehh arada bende onun gözetiminde yakalarım denizlerin kallavi balıklarından;)


Tutması ayrı yemesi ayrı bir keyiftir balığın, pişirmesi de bir o kadar kolay:) Sonrası tam bir şölen sofrası.Ne dersiniz geçelim mi artık tarife?


Malzemeler
- 1adet ( 1-1,5 kilo kadar) trança
- 2 adet kalamar 
- 2 adet kuru soğan
- 2 adet domates
- 3-5 adet yeşil biber
- 2 tane defne yaprağı
- tuz, karabiber, kırmızı biber
- 1/2 çay bardağı  zeytinyağı

Yapılışı
  1. Balığın pullarını kazıyın ve içini temizleyin.Porsiyon olacak şekilde ( 3-4 parça) dilimleyin.
  2. Temizlenmiş kalamarı 2-3 cm aralıklarla doğrayın.
  3. Tencerenin dibine yarım halka halinde doğradığınız soğanları yerleştirin.
  4. Soğanların üstüne balığı , balığın üstüne defne yapraklarını yerleştirin.
  5. Kabuklarını soyduğunuz domatesi halka halka doğrayıp balıkların üstüne dizin.
  6. İrice doğradığınız yeşil biberleri ve kalamarları da ekleyin.
  7. Baharatları ve zeytinyağını da ekleyip kısık ateşte 30 dk (kalamarlar ve balık yumuşayıncaya kadar) pişmeye bırakın.



İşte bu kadar basit ama inanılmaz lezzetli, suyuna ekmek banmalık yemeğiniz hazır.Lütfen deneyin , bu muhteşem lezzeti kaçırmayın.


Güzel geçsin hafta sonunuz ; güzel ve leziz.

Yazar H:GÜLHAN ÖZ ÖZER
 caferengigul.blogspot.com

2 Mart 2017 Perşembe

AYVA REÇELİ


Söz konusu bir meyveyi ısıl işleme tabi tutmaksa bu konuda en nazsız meyve ayvadır kesinlikle.Tatlısı ayrı güzel, reçeli ayrı güzeldir. Tatlı veya reçeli içerdiği pektin sayesinde  kıvamlı , çekirdekleri sayesinde de hoş renkli olur.Yani ayva başlı başına muhteşem bir meyvedir.


Ayva reçeli yaparken genelde reçellik doğradığım ayvaları buharda biraz pişirirdim.Böylelikle daha yumuşak taneli reçel elde etmiş olurdum.Bu sene biraz farklılık yapıp ön pişirme işlemini atladım ve kıtır kıtır bir ayva reçeli elde ettim.Biz bu halini daha çok sevdik.Şimdi vereceğim tarif kıtır ayva reçeli tarifidir bilginize:))


Malzemeler

- 1.5  kilo ayva 
- 750 gr şeker
- 1 adet çubuk tarçın
- 5 adet karanfil
- 1/2 bardak ılık su


Yapılışı
  1. Ayvaların kabuklarını soyun ve istediğiniz büyüklükte dilimleyin.
  2. Küçük bir mutfak bezine ( beyaz tülbent veya müslin bez ) ayva çekirdeklerini ve çekirdek evlerini koyup bağlayın.Eğer reçelin sonunda karanfilleri de ayırmak isterseniz onları da bu beze koyabilirsiniz.
  3. Tencerenin ortasına çekirdek torbasını yerleştirin.Ayva ve şekeri biraz ayva biraz şeker şeklinde ardalanmalı olarak tencereye yerleştirin.Ama en üste mutlaka şeker gelsin.Kapağını kapatın ve bir gece bekletin.
  4. Ertesi gün 1/2 bardak ılık suyu ekleyip tencereyi ocağa koyun.Yüksek ateşte kaynamaya bırakın.Benim kullandığım ayvalar bekletme işlemi sonunda epey su bırakmıştı.Bu nedenle 1/2 bardak su yeterli geldi.Eğer sizin ayvalar sularını pek bırakmamışsa ekleyeceğiniz su miktarı 1 bardak olabilir.
  5. Reçel kaynamaya başladıktan sonra ocağı kısık ateşe alıp 5 dk daha kaynatın ve kapatın.İlk kaynatmayı sabah yaptıysanız akşam tekrar reçeli yüksek ateşte kaynatın.Ocağı kısıp 5 dk daha kaynatın.Aynı şekilde ertesi sabah bu işlemi tekrarlayın.
  6. Reçelin içinden torbayı sıkarak çıkarın. Reçeli kavanozlara paylaştırın.
  7. Su dolu bir tencerede kavanoz kapaklarını kaynatın.Kapakları kuruladıktan sonra kavanozları kapatıp ters çevirin.Ben kavanozları bu şekilde 12 saat bekletip sonra kaldırıyorum.Hava kaçıran kapak varsa bu sürede belli oluyor.
  8. Mis gibi baharat kokulu kıtır ayva reçeli hazırdır.Afiyet olsun.



Bu güzel rengi ayvanın çekirdeklerine , kıvamını ise pektine borçluyuz. İşte böyle mucizeler meyvelerde de saklı olabiliyor.Doğal boya, doğal jel mucize değilde nedir sizce?


Reçelleri kavanoza aldığım gün yapmıştım bu ekşi mayalı ekmeği.Sonra ne mi yaptım bir dilim sıcak ekmek ile 2 kaşık ılık reçeli karanfilli çayım eşliğinde mideye indirdim.Bence hakettim:)


Bunlarda bahçenin kızılları, pembeleri. Güzden kalan son renkler...Artık bahara bırakıyor kendini mutfak, bahçe, Bodrum...yeşile ve maviye:) 

Güz tarifiyle hoşgeldin bahar diyoruuuummmm :)