24 Şubat 2017 Cuma

NİŞANYAN EVLERİ - ŞİRİNCE


Zaman zaman baktığın pencereyi değiştirmen gerekir. Nefes almak için, küçük bir mola vermek için, gülmek için, düşünmek için, kendine dönmek , kalbine bakabilmek için başka bir pencereden bakman gerekir.


Ve başka sokaklarda yürümen gerekir.Köşeyi dönünce senin neyi beklediğini bilmeden.


Arnavut kaldırımları, ahşap merdivenler...


Yürüdükçe ayaklarımın altında kıkırdayan gazeller. Kuşların sesi, ormanın sesi, toprak kokusu, sarmaşıklar...Büyü bu, doğanın büyüleyici güzelliği. Öyle güzel , öyle dingin ki ...



AĞAÇLAR GAZELİ
inadına aşk, inadına özgürlük, inadına yaprak...
ağacın utandığı çığlığı şiir fısıldar

ne batıda ne doğuda tek yaprağını görmedim
kırgınım felsefeye, yer vermemiş ağaca bir bilge olarak

şiirle ağacın kökleri aynı: ya sabır ya aşk!
insanın hızla terk ettiği anıların gölgesi olmak

yavaş git, ruhum yetişemiyor sana, dedim, içimden
kopan yolcuya dursaydı, ağaçların gözyaşını dinletecektim

ruhun sendeyse hala bir ağaca emanet et onu
dünyaya yalnızca hayvanların ve ağaçların itirazı var

ey ağaçlarla konuşmadan insanlarla konuşmaya çalışanlar
Adil'in ağaçlarını dinleyin, susmakmış o kayıp dil

zeytini dinledim beklemeyi öğrendim, akasyadan gitmeyi,
vuslatı ceviz ağacından, limonun dediği ayrılığı ve aşkı nardan

ağaçlar komşumuzun evidir, ruhumuz gülümsüyor avlusundan.

Haydar Ergülen


Bende yetişemiyorum zamana...Oysa burada tam bu fotoğraflarla dondurmaya çalıştığım, yaşadığım andayım ben.Anılar biriktiriyorum durmadan , ormandan bir parça nefes alıp tutuyorum, tutuyorum, tutuyorum.Çünkü çok değerli biliyorum.


Bu avluda soluklanıyorum;  Nişanyan Köşkün avlusu.Hemen bir mürver çiçeği şurubu ikram ediliyor, bayılıyorum tadına, bahar gibi.


Nişanyan Köyünde taş evimiz hazır bizi bekliyor.Kapıyı açıyor ve kendi masalımın içine düşüyorum. Aklımda, ruhumda doğaya emanet.


Zamansız bir odada güne başlamak, dünyanın içinde bir o kadar da dışında.


Evin kalbi 


Masalımın mutfağı


Bir sepet incelik:) 
Mutluluk dediğin şey nedir? Sahip olduklarımız ya da sahip olmak istediklerimiz midir? Benim için mutluluk bir sepet ince düşüncedir. Her şeyin en ince ayrıntısına kadar sizin için düşünülmüş olmasıdır.


Bu kedi yok mu bu kediiiii:) Fır fır , dört nala peşimizdeydi.Bir ara bizi göremedi "migaav migauuuuuv" son ses neredesiniz diye bağırdı.Neredeyse tüm yürüyüşlerde yanımızdaydı.


İnsan burada mutsuz olamaz .


İnsan doğaya bu kadar yakınken gerçekten mutsuz olamaz.Oysa şehirler...hep bir koşturmaca, hep bir yarış hali, hep bir kirlilik.Ağaç görememekten mutsuz insanlar, ah bir anlasalar bunu.


Yürü; yavaş ve sakin.Bırak doğa seni iyileştirsin.


Belki de sen bir orman perisisin.


Ya da işi gücü fırın yakmak olan bir kül kedisi.


Elinde kitabınla hamakta uyuyakalan bir miskin de olabilirsin pek ala.


şu kocaman masada dostlarına sofralar kuran bir mutfak böcüsü olmanda mümkün.


Mavi kapıdan içeri torunlarının girmesini bekleyen şeker nine olabilirsin, kim bilir.


Bazı kapılar çok özeldir; içinden geçersin hayatın değişir, yanından geçersin bir düşe dalarsın, karşısında durursun bakar kalırsın.


Daha sen evden patikaya inerken haberin gider köşkün mutfağına kahvaltın hazırlanır.


Gözünün gördüğü;

 pencereden bakınca Şirince Köyü manzarasıdır,


içeri bakınca: neler neler


ve daha neler neler


Her evin bir adı, her ağacın bir sarmaşığı var Nişanyan masal köyünde


"iyi misiniz" diye soran sonsuz gülümsemeli çalışanları, incelikler meleği Müjde Hanım var. Sizlere ne kadar teşekkür etsek az bu masal tadında 2 gün için.


Olur ya sıkılırsınız , bir molaya ihtiyaç duyar, kendinizi şımartmak istersiniz kaçın gelin bu fotoğrafların gerçeğine ya da kendi düşünüzün içine.


Ama illaki de doğaya kaçın, tüm karmaşayı ardınızda bırakarak.Birazda susmayı deneyin.İşte o zaman duyacaksınız ağaçları, kuşları, toprağı, suyu. doğanın müziğini ve en önemlisi kendi sesinizi.


Yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmayan sevgili Ferda saat 10 'da kapımızı çaldı, elinde bir sepet kahvaltıyla:) Bize sadece çayı demlemek ve yumurtayı pişirmek düştü.


Masal mutfakta nar ağaçlarına karşı kahvaltı yapmadan dönmek olmazdı.


sonrası birer fincan kahve


Nasıl da güzel.


Bazen bir masalın içine düşersin, hem de bir pencereden. Unutma;

masal masal içinde,
masal düşün içinde,
her şey bir nefesinde.
                                 
Yazar H.GÜLHAN ÖZ ÖZER 
caferengigul.blogspot.com

18 Şubat 2017 Cumartesi

BEZE - MERENG


"küsecek kadar sevmeli insan birini
 o gelince küsmeli: neredeydin bunca zaman
 niye sevmedin beni, küsecek kimsem yoktu
 demeli, o varken de kimseye küsmemeli"
                                                    Haydar Ergülen

Şiir ne güzel bir yazı türü; koca dünyayı sığdırıyor bir satırlık cümlelere, sonra gelip yüreğine dokunuveriyor insanın tüm inceliğiyle.Tıpkı bu mini mini, ipeksi merengler gibi. Peggy Porschen Butik pastacılık kitabında "mereng öpücükleri" olarak isimlendirmiş onları.


Az malzemeyle harikalar yaratılabileceğinin kanıtı merengler. Tüy hafifliğindeki bu tatlı şeyleri
ağzınıza attığınızda keyfiniz yerine gelecek.Sakın ola ki mutluluktan anlık mereng müzikalini duymayı ihmal etmeyin.


Malzemeler
- 200 gr yumurta akı
- 200 gr pudra şekeri
- 200 gr toz şeker
- bir tutam tuz
- renkli sıvı gıda boyası
- 2 çay kaşığı vanilya özü

Not: tarifi uygularken kullanacağınız yumurta akının 2 katı şeker olacak şekilde oranlama yapabilirsiniz. Benim 1 gün önceden yaptığım tariften artan yumurta akları 200 gr geldiği için ölçüler bu şekildedir.


Yapılışı

1. Oda sıcaklığında olan yumurta aklarını mikserin kabına koyun.Bu aşamada yumurta aklarına kesinlikle yumurta sarısı karışmış olmamalı ve kasede ya da çırpıcı uçta nem olmamalıdır.
2. Bir tutam tuzu ekleyip yumurta akları koyulaşana kadar yüksek hızda çırpın.


3. Yumurta akları koyulaşmaya başladığında yavaş yavaş toz şekeri ekleyin. Mereng hamuru koyu ve parlak kıvam alana kadar çırpmaya devam edin.Altta görmüş olduğunuz fotoğraftaki kıvama geldiğinde çırpma işlemini bırakmalısınız.


4. Vanilya özünü ve pudra şekerini ekleyip plastik bir spatula yardımıyla yavaş yavaş karıştırın.
5. Beyaz merengler yapacaksanız hamurunuz sıkma işlemi için hazır.Ama renklendirmek istiyorsanız hamuru eşit parçalara ayırarak dileğiniz şekilde renklendirebilirsiniz.




6. Sıkma torbalarına dilediğiniz ucu takabilirsiniz, ben yıldız uç kullandım.( sıkma torbası olarak buzdolabı poşeti kullanabilirsiniz)


7. Yağlı kağıt sermiş olduğunuz tepsilere mereng hamurunu fazla aralıklı olmayacak şekilde sıkın.Bu arada fırını 80 dereceye ısıtın.


8. Hazırlamış olduğunuz merengleri fırına verin.Yaklaşık 2-3 saat pişecekler.2 saatin sonunda bir tanesini fırından çıkarıp parçalayarak içine bakıp süre kontrolü yapabilirsiniz.Tamamen kuruduklarında  fırından çıkarın. Ben iki buçuk saat pişirdim.


9. Bu şirin merengleri iyice soğuduktan sonra hava almayan bir kapta uzun süre muhafaza edebilirsiniz.Kitapta 3 ay boyunca tazeliklerini koruyacağı yazıyor.Hiç deneme şansım olmadı.Çünkü 2. haftaya gelmeden bittiler:))


Çok güzel görünmüyorlar mııııııı?


Benim kullandığım ölçülerle 4 tepsi mereng oldu. 2+2 tepsi şekilde fırınladım.


Çok fotojenikler, poz vermelere doyamadılar:))


Bunlardan güzel hediye olur bilginize.


Lale mevsimiiiii


"e hadi ama Gülhan birazda bizi çek, biliyorsun bizim için ne kavgalar yapılmış" diyerek zorla kendilerini çektirdi bu laleler. Sevgili eşim bilir çiçekleri çokkkk sevdiğimi.


Sakin, huzurlu ve bu merengler kadar tatlı geçsin hafta sonunuz.
Yazar H.GÜLHAN ÖZ ÖZER
 caferengigul.blogspot.com