28 Ocak 2016 Perşembe

ORMAN KEBABI


Etle aram pek yoktur, ayda 1 kere  yesem yeter , aramam yani öyle kolay kolay.Ama demir ( ferritin) eksikliği nedeniyle tüm doktorlarım "et ye , et ye, et ye..." diye baskı kurdu üzerimde.Önce haftada 2 kez 160'şar gr dedi doktorum.Aman hocam nettiniz siz dedimse de olmadı tabi:)Eşimde pek bi sever eti :( Ama iş orada kalmadı bir diğer doktorcum "her gün 60 gr" demez mi....İmdat deyip kaçasınm geldi yanlarından.Üstelik tüm bunlar vejetaryan olmayı düşünürken oldu:))) 

Orman kebabını severim.Ama Bodrum Sakallı lokantasında yapılmış olacak.Ne yapıyorlarsa çok güzel yapıyorlar.Arada ( 5 yılda bir ) bende evde yaparım.Sanırım artık cafe Rengigül mutfağında birazcık daha fazla et yemeği pişecek.Hadi bakalım tarife geçelim mi?


Malzemeler
- 1/2 kg kuşbaşı dana eti 
- 2 adet soğan
- 1 adet havuç
- 1 adet büyük patates
- 1 su bardağı bezelye
- 1 su bardağı ılık su
- tuz
- karabiber
-  kekik
- 2 yemek kaşığı zeytinyağı


Yapılışı
  1. Tercihen bakır ya da döküm bir tencereye kuşbaşı etleri koyun ve kapağını kapatıp en küçük ocağın en kısık ateşinde etler suyunu salıp , tekrar susuz kalana kadar pişirin.Bu işlem yaklaşık olarak 1 saati buluyor.
  2. Süre sonunda yemeklik olarak doğradığınız soğanları ve zeytinyağını ekleyip kavurun.
  3. Soğanlar karamelize olunca minik minik doğradığınız havucu, etlerin büyüklüğünde doğramış olduğunuz patatesleri ve bezelyeyi ekleyin 5-10 dk daha kavurmaya devam edin.
  4. Baharatları ve 1 su bardağı ılık suyu ekleyin ve kapağını kapatın.En küçük ocağın en kısık ateşinde 45 dk daha pişirin. Yemeğiniz hazır.Afiyet olsun.


Yanına pirinç pilavı çok yakışıyor.Ama ben bu sefer bulgur pilavını tercih ettim.Soğanı kavurdum. Siyez bulgurumu ve önceden haşlanmış olan yeşil mercimeği  ekleyip 5dk kadar kavurdum.Suyunu ekleyip pişmeye bıraktım.Sonuç :


Siyez bulguru 10000 yıllık bir geçmişe sahip olması nedeniyle buğdayın atası sayılıyor.Ayrıca o günlerden bugünlere gelirken genetiği değişmeden kalabilmiş olması en büyük avantajlarından biri.Üstelik menşei Anodolu olan bu bulgurun faydaları saymakla bitmeyecek cinsten.Ben 10 yıla yakın süreden beri kullanıyorum.Mutlaka tadın.Çünkü marketlerden almış olduğunuz bulgurla uzaktan yakından alakası yok.Artık birçok yerde satışı yapılıyor.Ama ben yıllardır Toprak Ana sitesinden yapıyorum alışverişlerimi.Bir bakın lütfen bu siteye kuruluş amaçları , işleyiş prensipleri, ürünleri, üreticileri günümüz koşulları için sayıları katlanarak artması gereken türden.
Yazar H.GÜLHAN ÖZ ÖZER 
caferengigul.blogspot.com

20 Ocak 2016 Çarşamba

KAVAKLIDERE VE BAKIRCILIK


Bakır...mutfakta, evin herhangi bir köşesinde olmasından büyük mutluluk duyduğum değerli bir metal.Hele bir de eskiyse , anıları varsa üzerindeki ezikliklerinde , desenleriyle bana birşeyler anlatıyorsa...


Bu fotoğraflar geçen sene gittiğimiz Kavaklıdere gezisinden.İnsan bazen sıkılıyor aynı yerlerde olmaktan...işte böyle zamanlarda yapılan 1günlük kaçamaklar yeniden enerji depolamamızı sağlıyor.Aslında şu sıralarda böyle bir kaçamağa ihtiyacım var ama hastayım. Öksürmekten baygınlık geçirmek üzereyim:( Ben  bu yazıyı yazarak moral depoluyorum , hem de sizlerle paylaşmış oluyorum 1 yıldır yazılmayı bekleyen bu konuyu.

Muğla Kavaklıdere bakırcılık, kalaycılık, dokumacılık gibi geleneksel el sanatlarımızın sürdürülmeye çalışıldığı güzel ilçelerimizden yanlızca bir tanesi.Ama bakırcılar dertli.Bir zamanların babadan oğula geçen gözde mesleği, şimdilerde bilginin aktarılacağı ve işi sürdürecek genç yeteneklerin eksikliğini çekiyor.Dolayısıyla koybolma tehlikesiyle karşı karşıya.Çok üzücü bir durum.Keşke yapabileceğimiz birşeyler olsa.Belki talep etmek iyi bir adımdır ne dersiniz.


Bakır ürünü iyi kullandığınız takdirde sonsuz sürede kullanabileceğinizi eminim biliyorsunuzdur.İnsanın nenelerinin yemek pişirdiği bir tencerede yemek pişirmesi bence paha biçilemez bir değere sahip.Üstelik el yapımı.


Bir çok şeyin anlık değere sahip olduğu günümüz tüketim dünyasında kime ne kadar hitap eder bilemiyorum ama artık yavaş yavaş eskiye dönme zamanı geldi bence."Kullan at" mantığıyla yaklaşır olduk artık herşeye...Çünkü zahmetsiz, çünkü pratik, çünkü ulaşmak kolay...İnsani ilişkilerimizde aynı boyutta maalesef.Geride ne kadar büyük bir çöp dağı bırakıldığı kimsenin umurunda değil .Sadece "kullan at"...bir gün attıklarımızın içinde boğulacağız haberimiz yok.


Oysa şu çaydanlıklardan birinde demlenen çaydan bir yudum alsanız ...


Ya da yukarıda görmüş olduğunuz bakraçta sütünüzü pişirip yoğurt yapsanız bir kere; ne demek isteğimi çok daha iyi anlayacaksınız.



Gidin  Abdurrahman ustayı bi dinleyin, işine nasılda aşık.Bakıra nasıl şekil verdiğini dinleyin, işlediği motifleri nerelerden bulduğunu dinleyin.Her bir bakır üstündeki desenin söylediklerini anlatsın size.İnanın bana dünyaya daha farklı bir açıdan bakacaksınız.


Benim için çok keyifli ve bol alışverişli bir gündü.Bodrum'da pazarlarda bakır ürünler bulmak mümkün.Ancak daha çok seçenek ve daha özel ürünler istiyorsanız Kavaklıdere'ye uğramalısınız.Üstelik ustalar sizin istediğiniz , tasarladığınız ürünleri de yapabileceklerini söylüyorlar.

Biz geçen yıl şubat ayında gitmiştik ve dağlarda kar vardı.Bodrum'da yaşayan bir insan için kar görülmeye gidilecek değerde bir doğa olayıdır.Hoş ben kar ve yağmuru çocukluğumdan beri çok sevmişimdir.


Bembeyaz , yumuşacık bir mutluluk.Orman içi daha isterim ki ben:)


Eminim bugünlerde de karlıdır oralar.Bir çılgınlık yapıp kartopu oynamaya gitmek gerek aslında hastalığıma inat.


 Oldum olası severim yol kenarına dizilmiş odunların görüntüsünü.


Öyle ki  alıp evin ortasına yerleştiresim gelir:)


Bir avuç kardan mutlu olabilmeli insan , yoksa yaşam zor.
Birazcık kar görünce insan çocuk olabilmeli yeniden.Çünkü büyük olmak çok zor.


Bu fotoda o gün Bodrum sınırlarına yaklaşırken çekildi:) Gökkuşağı gibi bir hafta olsun bu hafta, rengarenk ve mutlu, çoooookkkk mutlu.
Yazar HATİCE GÜLHAN ÖZ ÖZER 
caferengigul.blogspot.com

13 Ocak 2016 Çarşamba

ISPANAKLI EL AÇMASI BÖREK


Günler tatsız olaylarla birbiri üstüne eklenip gidiyor.Her gün ölüm haberleri almaya devam ediyoruz.Ne için? Hangi amaç insan canından daha kıymetli? Ölüm haberinin olmadığı günlerde sapık zihniyetlerin haberleri kanımızı donduruyor "din" adı altında. Her şey o kadar inanılmaz ki söyleyecek söz yok.Düşünmekten yoruluyorum artık.O kadar yoruluyorum ki uyumakta uyanmakta ayrı işkence oluyor bu aralar.Tüm bu olanlara rağmen aymazlıklarıyla görevlerinden istifa etmeyen koltuk sevdalılarına ne demeli...

Keyfim yok bu aralar tüm bu olan bitenlerden.Ama hayat devam ediyor, etmek zorunda tatsız da olsa.Ben canı sıkılınca da soluğu mutfakta alanlardanım.Keyfim yerindeyse tatlılar, yemekler ama biraz sinirli, öfkeli, üzgünsem hamur işleri yaptığımı fark ediyorum.Bir çeşit terapi :)


Bu böreğin tarifi tamamen "evde ne varsa " hesabıyla ortaya çıktı.Yani tarif böreği yaparken gelişti. Pek de iyi oldu.Çıtır çıtır , kıtır kıtır, lezzetli mi lezzetli bir börek çıktı ortaya.Yapması mı ? İşte en kolayı o.Çünkü çok eğlenceliiiiiiiiiiiiiii:)

Malzemeler
- 350 gr un
- 2 yemek kaşığı sirke
- 3 yemek kaşığı yoğurt
- 1 çay kaşığı tuz
- su
İç malzemesi
- 1/2 kg ıspanak
- 1 adet soğan
- 1 kase çökelek
- tuz, karabiber
- 2 yemek kaşığı zeytinyağı


Yapılışı
  1. Unu derin bir kaseye eleyin ve tuz ile harmanlayın. Ortasını havuz gibi açın yoğurt ve sirkeyi koyun.Elinizle yavaş yavaş hamuru yoğurmaya başlayın.Gerekirse yavaş yavaş ılık su ekleyin ve hamur pürüzsüz bir kıvam alana kadar yoğurmaya devam edin.Ele yapışmayan bir hamur olacak.Üzerini örtüp dinlenmeye bırakın.
  2. Soğanı yarım halka doğrayın.Tencereye 2 yemek kaşığı zeytinyağı gezdirip soğanları ekleyin ve renkleri pembeleşene kadar kavurun.Doğradığınız ıspanakları tencereye ekleyip 7-8 dk pişirin.Ocağın altını kapatın.Az ılıyınca çökelek ve baharatları ekleyip karıştırın.
  3. Hamurdan avuç içiniz kadar parçalar koparıp bezeler yapın.Benim aşağıda fotoğrafta gördüğünüz gibi 9 bezem oldu.
  4. Bezelerin her birini pasta tabağı büyüklüğünde merdane yardımıyla açın.Aralarına zeytinyağı gezdirerek üst üste dizin.
  5. Yufkalardan 1 tanesini mermer zemin üzerine ( düz bir yer olması yeterli olur, tabii bir de kolay temizlenebilecek bir yer olsa hiç fena olmaz ) yerleştirip elinizle çekiştirerek açın.Hiç korkmayın çok kolay açılıyor.Bence oklavayla yufka açmayı sevmeyenler için ideal bir yufka açma şekli.Bu şekilde ustalar gibi incecik yufkalar açacaksınız benden söylemesi:)
  6. Yufka soğan zarı gibi ince bir hale geldiğinde üzerine iç malzemesini serpiştirin.Sonra yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi rulo yapın ve yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye yerleştirin.
  7. Tüm yufkaları aynı şekilde hazırlayıp tepsiye yerleştirin.Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında nar gibi kızarana kadar pişirin.
  8. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüzden daha fazla kızarmasını sağlayın.Ben biraz acele etmişim.Az daha kızarsa çok daha güzel olurmuş.
  9. Börekler biraz ılıyınca istediğiniz büyüklükte dilimleyerek servis yapın.Benden bu kadar sıra sizde...Hadiiiiii, daha orada mısınız?

Herkes mutfağa koştu değil miiii?Aaa ıspanak sevmiyor musunuz.O zaman peynirli yapın, pazılı yapın, patatesli yapın hatta kıymalı yapın canım, o da mı dert.Hatta isterseniz her bir ruloyu kendi etrafında dolayıp gül gibi şekil verin.Daha ne diyeyim ki ben.Afiyet olsun.Yaparsanız yazının yorum bölümüne iki satır yazın bakayım beğendiniz mi.Siz de benim kadar eğlendiniz mi yaparken ve sonrasında kendinizle gurur duydunuz mu? "Heheyyt bee ben yaptımmm:) ben yaptım" diye naralar attınız mı?

5 Ocak 2016 Salı

KAKAO LİKÖRLÜ ÇİKOLATALI KEK


Yeni seneden 5 günü tükettik bile.Üstelik yağmurla geldi 2016 :) Lütfen güzelliklerle gelmiş ol, barışla, sağlıkla gelmiş ol.Gelmişken insanlığa bolca umut getirmiş ol.Şimdi günler birbiri ardına eklenip gidecek ve bizler bir iz bırakmak için çalışacağız her yeni gelen günle birlikte.Kimin eline değerse elim güzellikle değsin, iyilikle değsin ve anılarında yer bulayım kendime.Zülfü Livaneli ne güzel söylemiş: "dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak herşey".


Yağmur yağıyorsa dışarıda eve gidince hemen kek yapılabilir. Evde ne varsa şöyle bir bakılır, nasıl bir kek yemeli hayali kurulur, damakta  tadı belirir önce, sonra mikserin başına geçilir ve doğaçlama kek hayat bulur .Bazen " eh işte idare eder " de olabilir ama bazen tam da bu kek gibi mükemmel oluverir.Bi mutluluk bi mutluluk damağımda beliren tadı yakaladım diye.


Malzemeler
- 3 yumurta
- 1 su bardağı toz şeker
- 1/2 su bardağı sıvı yağ
- 1/2 su bardağı kakao likörü
- 100 gr bitter çikolata
- 1 su bardağı un 
- 2 yemek kaşığı kakao
- 1/4 su bardağı badem unu


Yapılışı
  1. Yumurta ve şekeri krema halimi alana kadar yüksek hızda çırpın.
  2. Yavaş yavaş sıvı yağı ve kakao likörünü ekleyip düşük hızda çırpmaya devam edin.
  3. Un , kakao ve badem ununu ayrı bir kapta karıştırın.
  4. Unlu karışımı sıvı karışıma ekleyin ve spatula yardımıyla karıştırın.
  5. Daha önceden benmari usulü erittiğiniz çikolatayı kek hamuruna ekleyin ve karıştırın.
  6. Kek hamurunu küçük kağıt kalıpların 1/2 sini dolduracak şekilde paylaştırın ve fırın tepsisine dizin.
  7. Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında 20 dk pişirin.Soğuyunca servis yapın.



Damaklarınıza şenlik olsun , mutlu haftalar.
Not:Bu tarifte kullandığım su bardağı 250 ml kapasiteli bir bardaktır.
Yazar caferengigul.blogspot.com
 H.GÜLHAN ÖZ ÖZER