8 Nisan 2016 Cuma

KÜÇÜK BİR GEZİ (ÇAMLIK KÖYÜ, MAZI, ÇÖKERTME ) BİR TÜR ARINMA


Bugün şiddetli lodos fırtınası hakim Bodrum'da.Denizde dev dalgalar, ağaçlar kırıldı kırılacak, yeni yeni oluşan meyveler yerlerde, filizlenen dallar kırılmış durumda, ortalık toz duman.Bir migrenli ve alerjili olarak benim halimde hiç iç açıcı değil:(

Yoğun bir haftayı geride bırakmaya hazırlanıyorum.Bu hafta bir tarif veremedim.Sayfanın yazısız kalmasınada gönlüm razı olmadı.Gelenler eli boş dönmesin diye geçen hafta sonu yaptığımız kaçamaktan fotoğraflarla bir yazı hazırlamak istedim.Eşimin arabasını servise bırakarak başladık geçen hafta sonuna.Arabayı bırakıp Çamlık köyüne ( namı diğer zıp zıp ) kahvaltıya gittik.Kahvaltının fotoğrafını çekmemişim:( Ama Bodrum merkezde yaptığımız kahvaltılardan biraz farklıydı.Porsiyonlar büyük, zeytinler harika, ekmek bazlama, çay sınırsız ( ki benim için olmazsa olmaz ) , yaprak sarma, beni benden alan karışık kızartma, en sevdiğim mayalı hamur kızartması yani pişi ...ve daha neler neler:) Fiyat Bodrum'a göre oldukça ucuz.Biliyorum ah bir de fotoğrafını çekseydin Gülhan dediğinizi:) ama işte bazen böyle olabiliyor.


Kahvaltı sonrası köyde bir yürüyüş şarttı.Ve yolda bizi bu sevimli ama bir o kadarda meraklı tosun kardeşler karşıladı.Ben onların fotoğrafını çekmek için yaklaşınca onlarda bize doğru hızlı adımlarla yürümeye başladılar.Üstelik bir de kendilerini sevdirmezler mi? Sanırsın kedi yavrusu:)


Bakışların güzelliğine bakar mısınız.Hayatım boyunca hayaller kurdum ben ve tümü gerçeğim oldu.Şimdi ki hayalim küçük bir çiftliğimin olması.İnekten emin değilim ama keçi, tavuk, at ve sebzelerle dolu bir bahçe olacağı kesin.Ağaçların içinde ahşap bir ev bence harika olur.Hayaller başlasın , büyüsün ve gerçeğe dönüşsün.


Çamlık köyünden ayrılıp Mazı'ya doğru yola koyulduk ve yol boyu orman bize eşlik etti.Arada arabayı kenara çekip ormanın içine daldık.Ağaçların , kuşların sesi, rüzgarın sesi, yere düşmüş çam iğnelerinin altında yürüyen böcübörtünün hışırtısı ve mis gibi doğanın kokusu...dinginlik, huzur.İşte bu kadar hayat, görebildiğin kadar, hissedebildiğin kadar, sevebildiğin kadar.


Sonrası uçsuz bucaksız bir deniz, burnumu gıdıklayan iyot kokusu ve ıssızlığın ortası.İnsan yoruluyor bazen kalabalıklardan,


bazen kendinden...


bazen elektrik direklerinden ve tellerinden...

" Ve kahin, "elektrik tellerini dikin" dedi.
" Zamanı gelince , çarmıha gerilecek şehrin bütün suçları!"
İşte bu kadar çok elektrik direği, bu yüzden vardı." 

demiş Ece Temelkuran ,Bütün Kadınların Kafası Karıştır kitabında.


Mazı' dan sonra Çökertmeye geçtik.Sahilde yürürken fotoğrafta ki hazineyle karşılaştık.Bilenler bilir ne kadar değerli olduğunu.Bazıları için sadece çam kozalağı da olabilir tabikii.


Bu güzellik bir çam kozalağı ama onu bu kadar değerli yapan künar kozalağı olması.Dolmalarda kullanılan adı üstünde dolmalık fıstık bu kozalağın içinde oluyor.3-4 kozalaktan yaklaşık 2 su bardağı kadar fıstık çıktı:) Bizim için gezinin süpriziydi bu lezzetli mi lezzetli fıstıklar.


Çökertme sahili.


Çökertme 'den geri dönerken bu tezgaha rastladık.Tezgahın başında kimsecikler yoktu.Bizi görünce hemen arkadaki evden bu amca çıktı.Bizi evine , çaya davet etti.Ülke bu kadar karışmışken , kimin ne olduğu bu kadar muallaktayken ve dolandırıcılar telefonla insanları korkutup varına yoğuna göz koymuşken köyün birinde bir amca ve eşi hanımefendi hiç çekinmeden , olan doğallığıyla "bizde çay demledik tam içiyorduk hadi gelin birlikte içelim, sonra bakarsınız" diyebiliyor.Sanırım 1 saat kadar oturduk.Teyze dondurucuya attığı çağlalardan bile ikram etti bize.Etraftan , tanıdık eş dostun hamile olanı olurda çağla aşerer diye atmış dondurucuya çağlaları.Ne kadar güzel niyetli insanlar.Bazen hiç umudum kalmıyor gelecekten , kolum kanadım kırılmış uçamayan bir kuş gibi hissediyorum kendimi.İşte tam böyle zamanlarda dibe vurmak üzereyken böyle insanlar çıkıyor karşıma.Bu ülkeyi, dünyayı bu insanlar kurtaracak biliyorum ve yeniden hayata tutunuyorum.


Yol manzaraları...


Erguvan zamanı...Kimi mor, kimi pembe, kimi mavi-mor arası renkleriyle baharın habercisi erguvanlar uğurladı bizi günün sonunda.Bir gün erguvanlar biterse; bilin ki güzel insanlarda bitmiştir diye fısıldıyorlardı rüzgara.
Bu hafta sonu bırakın kendinizi doğaya.İnanın bana yeniden doğmuş gibi olacaksınız.
caferengigul.blogspot.com

7 yorum:

  1. resimlere bakarken içim açıldı .çok güzel gerçekten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnanılmaz güzel yerler ama kalabalıklaşmadan gezmek gerek:))

      Sil
  2. harika bir gezi ve yazi.... en kısa zamanda bende yeniden tanımaya başladığım, büyüdüğüm şehir anamuru paylaşacağım...yeni yazılarda buluşmak dileğiyle..sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dönmenize sevindim:) yeniden buluşmak güzel. Sevgiler.

      Sil
  3. tam bahar gezisi, ne güzel, nekadar keyifli.. Fotoğraflarla bizde sizin kadar gezdik, teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) teşekkürler sevgili Yeşim.Havalar bunaltıcı sıcağa dönmeden gezmek gerek biraz biraz:)

      Sil
  4. Merhabalar kahvaltiyi nerede yaptiginizi ogrenebilir miyim? Sevgiler

    YanıtlaSil