22 Mayıs 2014 Perşembe

SÜPRİZZ...


Hayat ne büyük süprizlerle dolu.Siz istediğiniz kadar planlamaya çalışın onu.İster günlük, ister aylık planlamalarla hayatı kontrol edebileceğinize inanın.O öyle bir anda kendi döngüsünü sürüveriyor ki önünüze tüm planlarınız altüst oluyor.Tıpkı bir düzende dizilmiş domino taşlarına dokundurulan küçük bir fıske gibi, hayat da size dokunuyor ve herşey kontrolsüzce yıkılıveriyor.Yaptığınız tüm planlar bir anda önemini yitiriyor.Ve işte o an anlıyorsunuz aslında belki... bazen... birazcık... azıcık...kontrolü elden bırakmak gerektiğini.Tabi bu benim gibi kontrol manyağı tipler için çok zor.

17 mayıs eşimin doğum günüydü.O gün güzel bir yemek hazırlayacak ve her yıl olduğu gibi sakin bir şekilde kutlayacaktık doğum gününü.Ertesi gün sipariş aldığım pastayı teslim edip yola koyulacaktık.2-3 günlüğüne yol bizi nereye götürürse.Ben herşeyi hazırlamıştım, en ince ayrıntısına kadar ama olmadı.Ayın 17 sinde ameliyat olmak varmış.Hayat, bana "yeter artık herşeyi planlayıp durduğun" dedi, "bu sana bir ders olsun, birazda akışına bırak".Böylece  teslim oldum.Tıpkı narkozun etkisiyle teslim olduğum gibi.

Şimdi iyiyim.Beni hastanede ve evde yalnız bırakmayan tüm dostlarım ve aileme bir de buradan teşekkür etmek istiyorum.Ne mutlu bana candan sevenlerim var.

Bir haftadır buralarda olamayışımın sebebini kısaca paylaşmak istedim sizlerle.Çünkü gelip gelip bir şey bulamamış olmanızı istemiyorum artık.Sizde bilin neden yazamadığımı ki cafe Rengigül'ü , hayal kafemi boşladığımı sanmayın.Ben en kısa zamanda yeniden leziz tarifler paylaşıyor olacağım sizlerle.Haftaya görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.
Yazar caferengigul.blogspot.com

14 Mayıs 2014 Çarşamba

SOMA


Hayat çok acayip be usta
Yaşamak için çalışırsın
bir lokma ekmek parası içindir tüm savaşın
ve gülsün diye ailen katlanırsın yerin altında olmaya.
yaşamak için çalışır
ve çalışırken ölürsün.
Oysa yaşayabilmektir tek isteğin.
"bir ihmal..."
"bu işin kaderi..."
boş boş laflar sıralanır ardın sıra.
bir umut
bekler ocağın önünde sevenlerin.
hayat çok acayip be usta
acı büyük
acı derin
söz yetersiz.
Yazar caferengigul.blogspot.com

7 Mayıs 2014 Çarşamba

REVANİ

Revani saraydan günümüze ulaşan şerbetli tatlılardan biridir.Her ne kadar zaman içinde portakallısı, haşhaşlısı, kakaolusu, elmalı ...vb gibi çeşitlendirilmiş olsa da temel tarif bu günlere kadar ulaşabilmiştir.1864 yılında Londra' da basılan ve Türabi Efendi imzasını taşıyan " A Manual Of Turkish Cookery" adlı kitap; yayınlanan ilk Türk yemek kitabı olup, 2 ayrı revani tarifine yer verilmiştir.Her iki tarifte de kullanılan tereyağı miktarı, irmik miktarın yarısını geçecek şekilde belirlenmiştir.Yumurta, bal, şeker ve su kullanılan diğer malzemelerdir.Tariflerden birinde gülsuyu yeralmaktadır.

Ben bu gün oldukça hafif bir revani tarifi vereceğim, malum önümüz yaz.Ama soğuklar başlayıp, mevsim kışa döndüğünde Türabi Efendi' nin kaleme aldığı tarifleri deneyip sizlerle paylaşacağım.

Malzemeler
- 4 yumurta
- 1 su bardağı sıvı yağ 
- 1 su bardağı yoğurt
- 1 su bardağı irmik
- 2 su bardağı un
- 1 çay bardağı toz şeker
- 1 paket kabartma tozu
- 1 adet vanilya çubuğu
- 1 adet limonun kabuğu

Şerbeti için
- 6 su bardağı su
- 5 su bardağı toz şeker
- 1/2 limonun suyu


Yapılışı
  1. Şerbeti için şeker, su ve limon suyunu tencereye alıp kaynatın.Şerbet kaynayınca ocağı kısıp 20 dk daha kaynatın.Şerbeti soğumaya bırakın.
  2. Yumurta, şeker, yoğurt ve yağı mikserle çırpın.
  3. Vanilya çubuğunu ortadan 2'ye kesip tohumlarını çıkarın ve hamura ekleyin.
  4. İrmik, un, kabartma tozu ve limon kabuğunu ekleyin ve karıştırın.
  5. Hamuru yağlanmış 25'e 35 cm ebatlarında dikdörtgen bir tepsiye aktarın.
  6. Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişirin.
  7. Fırından çıkardıktan sonra dilimleyin ve soğumuş olan şerbetini yavaş yavaş üstüne gezdirerek döktün.
  8. Tüm şerbeti çeken revaniyi soğuduktan sonra afiyetle tüketebilirsiniz.İsterseniz üstüne kaymak ekleyerek servis yapabilirsiniz.Ama bu haliyle bile inanılmaz lezzetli oldu.
Şimdi hayal edin bakalım hangi sarayın bahçesinde kimlerle yediniz bu sultanlara layık revaniyi...

5 Mayıs 2014 Pazartesi

TURGUTREİS PAZARI

Sizi bu yazımla rengarenk dünyalara götüreceğim.İlk fotoğrafla başlayalım mı gezmeye.Bu fotoğraflar her cumartesi kurulan Turgutreis pazarından.Evet ben Yalıkavak' da yaşıyorum ve tabiki pazar alışverişimi Yalıkavak pazarından yaparım.Ama arada böyle başka pazarlarıda gezmeye bayılırım.Eskiden, çok eskiden, ben daha 10 'lu yaşlarımdayken hiç sevmezdim pazarları.Annem bazen beni beraberinde götürürdü.Ama ben ona yardımcı olmak bir kenara daha yük olurdum ki "bir daha seni getirmeyeceğim" diye söylene söylene dönüş yoluna koyulurduk.20 'li yaşlarımdan itibaren pazar gezmeleri en büyük zevkim haline geldi.Çocukluk işte insan nelerden memnuniyetsizlik yaratabiliyor.Oysa ki mızmızlanmasaydım ne mutlu olurdu annem kimbilir.Dedim ya çocukluk işte.

Bir yanda baharatlar, diğer yanda bakliyatlar...mutfağınızın ihtiyacı olan herşeyi bulmanız mümkün Bodrum pazarlarında.

Şu çiçeklerin güzelliğine baksanıza...

Bahar aylarında bahçe yapmak isterseniz fideleri de pazardan temin etmeniz mümkün.

Ya bu enginarlara ne demeli...

Yavaş yavaş domateslerde lezzetini yakaladı artık.Ben en çok bu yamru yumru domatesleri seviyorum, bir de mini mini olanları.Lezzeti yerindeyse bir oturuşta bir kasa domates yiyebilirim ben, tıpkı babam gibi:)


Deniz börülcesi, tazecikler.Pişirip hazırlaması çok el oyalayıcı olsada lezzeti buna değer.Balık restoranlarının gözde mezelerinden biridir deniz börülcesi.

Sultani bezelye , zeytinyağlısı nasılda güzel olur.

Pazarın en şık şıkıdımı seçtim bu bir küfe ıspanağı. 

Ben kabaklara bittim; mini mini pek güzeller.

Kiraz bile yerini almıştı tezgahta

 Ve  kayısı durur mu dalında; koşmaca gelmiş kurulmuş yerine.

 Sizi bilmem ama biz 2 ay oldu çilekle merhabalaşalı:)

Karadutum çatalkaram çingenem...

Bunu sona sakladım.Bu yıl dağ bayır gezip toplama şansım olmadı bir türlü.Bir çeşit lavanta türü olan bu bitki karabaş otu olarak biliniyor.Bodrumlular ona ana-baba çiçeği diyor.Bir dalı alıp kaynar suda demlediğinizde "mavi çay" olarak adlandırılan masalımsı bir çaya ulaşıyorsunuz.Çiçeklerinden reçel yapılırmış zamanın birinde bu coğrafyalarda.Bir gün denenecekler listemde ilk sırada.

Bu da pazar gezmesinin ardından hızlıca hazırlanan akşam yemeğimiz.


 Daha önce tarifini vermiş olduğum yaprak ciğer ya da o zaman yazdığım gibi ciğer kavurma.Yanında domates, soğan ve roka varsa değmeyin keyfime.Bol gezmeli bir hafta sonuydu ve çok keyifliydi.Aynı keyfin hafta içine yayılması dileğiyle.
Yazar caferengigul.blogspot.com

2 Mayıs 2014 Cuma

TENCEREDE TAM BUĞDAY EKMEĞİ


Bir önceki yazımda bahsettiğim ekmeğin tarifini arayı açmadan vermek istiyorum.Bazlamayı andıran bir görüntüye sahip bu ekmek, enginarlar pişerken mayalandı ve pişirildi.Son bir kaç yazımda bahsetmiş olduğum döküm tencerede pişirdim bu ekmeği.Döküm tencere ağır pişen yemekler ve etler için çok doğru bir seçim.Ekmek içinde öyle.Kısık ateşte uzun sürede pişirdiğiniz için ekmeğin içi hamur kalmıyor ve kabuğu daha rustik bir görünüme sahip oluyor.Ancak bu çok kalın bir ekmek olmadığı için herhangi yapışmaz bir tencere ya da tavada da yapılabilir.


Malzemeler

- 200 gr tam buğday unu
- 100 gr beyaz un
- 1.5 çay kaşığı tuz
- 1 paket instant maya
- 1 yemek kaşığı zeytinyağı
- 150 ml ılık su


Yapılışı
  1. Derin bir kasede un, maya ve tuzu harmanlayın.
  2. Unlu karışımın ortasını havuz gibi açarak zeytinyağı ve suyun yarısını ekleyip elinizle yoğurun.Yavaş yavaş suyu ekleyerek hamur toparlanana kadar yoğurmaya devam edin.Elinize yapışmayan bir kıvamı olmalı.Üstünü streçleyip 2 katına ulaşana kadar mayalanmaya bırakın.
  3. Döküm tencerenizi ocağa koyun ve kısık ateşte ısınmaya bırakın.Yapışmaz yüzeyli bir tencere kullanacaksanız hamuru açtıktan sonrada ısıtabilirsiniz.Dikkat etmeniz gereken nokta pişireceğiniz yüzeyin sıcak olmasıdır.
  4. Hamuru unladığınız tezgaha alın ve merdane yardımıyla yarım cm kalınlığa gelene kadar açın.
  5. Açtığınız ekmek hamurunu dikkatlice ısınmış tencereye yerleştirin.Kapağı kapalı olarak 15 dk pişmeye bırakın.Süre sonunda ekmeği ters çevirip 15 dk daha kapağı kapalı olarak pişirin.
  6. Ekmeğiniz piştiğinde tencereden çıkarıp soğumaya  bırakın.Ya da en iyisi sıcak sıcak afiyetle tüketin.
Bol kahkahalı hafta sonları:)
Yazar caferengigul.blogspot.com