6 Mart 2011 Pazar

HAFTA SONU

Epeydir içimden yazmak gelmiyor aslında.Sebep malum haksız yere kapatılmış olan bloglarımız.Evdeki bilgisayarımdan hem kendi sayfama hem de diğer blogger arkadaşların sayfasına girebiliyorum.Ancak ofisten hiç bir bloggera erişim yok.Ama bu gün farkettim ki izlemek için çaba harcayanlar varken yazmamak aslında kabalık oluyor gibi.

Bu haksız duruma insanın canı oldukça fazla sıkılıyor.Ne yazık ki güzel ülkemde böylesi haksızlıklar haddinden fazla.Oldukça sıkıntılı bir hafta geçirdim.İnsanların burunların dibinde gelişen ve kendilerinide bir şekilde ilgilendiren olaylara bile sadece kapı aralığından baktıklarına ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantalitesinde olduklarına bir kere daha şahit oldum.Çok yazık çokkkk.Toplum olarak ne hale gelmişiz de farkında değiliz.

Neyse ki hafta sonu katıldığım bir fuar bu sıkıntılı, depresif halimi dağıttı.Uzun zamandır böyle keyifli bir vakit geçirmemiştim doğrusu.03-06 Mart 2011 tarifleri arasında 2.Gıda, Tarım ve Hayvancılık Fuarı Milas'da yapıldı.Çok büyük ve çok başarılı bir organizasyondu.


Ne güzel bir şey değil mi.Ben bayılırım hayvanlara ama kuzu ve oğlak bir ayrı şekerlikte oluyor.Anne ve babayı çekmeyi unutmuşum yavrularla ilgilenmekten öyle büyüklerini hiç görmemiştim.Şaka felan sanmayın sakın ama dana kadar vardı büyüklükleri.


Çiftçinin işini kolaylaştıracağını düşündüğüm oldukça teknolojik makineler ve otomatik vitesli süper traktörlerde yerlerini almıştı fuarda.Çok isterdim aslında traktörlerden birini kullanayım.


Çok şeker bir bayan Ayşe Hanım.Mege Tarımın sahiplerinden kendisi.O güzelim domates salkımını hediye etti bize.Minik bahçemiz için bir kaç ürün aldık.Bakalım bu yıl bahçemiz nasıl olacak.


Eveeeet, Datça Palamutbükü'nden bildiğimiz bir marka, Pehlivan Yöresel Köy Ürünleri.Çağla bile vardı tezgahta.Bal, badem, kapari, polen,incir, marzipan, bitki çayları, zeytinyağı, sabun......hepsi doğal ve hepsi yerel.


Yerel fide ve tohumlarda yerini almıştı standlarda.Tohumları es geçmedik, Konya'nın Altınekin ilçesinde üretilen yerel tohumlardan aldık.


Enginar, bence en az altın kadar değerli.Hem de organikler.Ören de yetişiyorlar İstanbul'a gidiyorlar.Sevimli Gıda sayesinde.Tabiki aldık koca bir kavanoz, miss misss.






O kadar gezince acıkıyor insan.Bu da düşünülmüş ciğer kavurma, köfte, gözleme, ayran, çay, lokma, canınız ne dilerse.Bi de lezzetli geliyor insana.

İyi ki gitmişim , görmüşüm.Haftanın tüm stresi uçtu gitti.Toprak ve hayvanlar sahip olduğumuz en büyük varlıklar.Acaba kaç kişi bunun farkında.Bir arkadaşım anlatmıştı Hollanda'da okullarda çocuklara tarım ve hayvancılık dersleri verildiğini.Ne kadar da doğru bir uygulama.Günün birinde bizim okullarımızda da olur mu ki böyle bir uygulama.Üretimin ne olduğunu bilen nesillerin, tüketim hususunda daha tutumlu olacakları kanaatindeyim ben.

Aaa tabi bir de pasta hediyem vardı ki yaparken tam bir meditasyon oldu bana.Yeğenlerden birine yapılırda diğeri unutulur mu hiç doğum gününde.Küçük hanım winx hayranı olunca pastanın figürü belliydi.Yapabilirmiyim, yapamazmıyım derken böyle bir şey çıktı ortaya.


Bloom ben yaptığımda zayıftı aslında.Sabaha göbek yapmış : )...Neden böyle oldu tam anlayamadım.Neyseki küçük hanım çok mutlu oldu, ben de rahatladım.Amatörce bir deneme olunca biraz kusuru oluyor.


Tombiş Bloom yola çıkmak üzereyken.

Hepinize şeker tadında ve y a s a k s ı z bir hafta diliyorum, sevgiler.



Yazar caferengigul.blogspot.com

1 yorum:

  1. o pastanın görüntüsü ne kadar güzel öyle sevgiler =)

    YanıtlaSil